Share to: share facebook share twitter share wa share telegram print page

Üçayak Kilisesi

Üçayak Kilisesi
Harita
KonumTaburoğlu Köyü, Kırşehir
Ülke Türkiye
Koordinatlar39°24′48″K 34°10′15″D / 39.41333°K 34.17083°D / 39.41333; 34.17083
MezhepOrtodoks Hristiyanlık
Açılış10. yüzyıl
DurumKapalı
Mimarî tarzBizans mimarisi,
Uzunlukİlk hâli: 17 metre

Üçayak Kilisesi, 10. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen, Kırşehir'in 30 kilometre kuzeyinde yer alan çift kubbeli ve tamamen tuğladan yapılmış Doğu Roma İmparatorluğu kilisesi. Çevresindeki antik yerleşim yerlerinden oldukça izole ve başka hiçbir tarihi eser kalıntısı barındırmayışı açısından benzersiz bir kilisedir. Günümüzde kolonları hariç bütün kısımları yıkılmıştır.

Etimoloji

Kilise üçü önde, üçü arka cephede olmak üzere altı adet büyük kolon üzerinde yükselmektedir. Önden ve arkadan bakıldığında bu kolonlar üçer ayak gibi göründüğü için halk tarafından Üçayak ismiyle isimlendirilmiştir. Bizans dönemindeki ismi bilinmemektedir.

Tarihçe

Kilisenin bulunduğu yerleşim yerinin Bizans döneminde adı bilinmemektedir. Yakınlarında büyük yerleşim yerleri bulunmamakmaktadır. Yakınlarında bir su kaynağı bulunmakta, ancak çevrede herhangi bir başka insan yapıtının olmaması kilisenin tamamen izole ve ıssız bir alana inşa edildiğini göstermektedir.

Kiliseyle ilgili ilk bilgiler 1842'de İngiliz gezgin W. F. Ainsworth tarafından verilmiştir. Ainsworth'un çizdiği ilk gravürler, yapının asıl hâli hakkında daha fazla ipucu vermiştir. 1900'de harabeleri ziyaret eden İngiliz arkeolog J. W. Crowfoot ve 1903'te Avusturyalı sanat tarihçisi J. Strzygowski ise kilisenin ilk fotoğraflarını çekmiş ve daha detaylı bilgiler vermiştir. Kiliseye dair oldukça detaylı ve kapsamlı bir inceleme ise Türk sanat tarihçisi Semavi Eyice tarafından hazırlanmış ve 1968'de bir Fransız arkeoloji dergisinde yayınlanmıştır. Eyice, kilisenin restitüsyonunu ortaya çıkardığı bu çalışmasında kilisenin sağlam iken kubbesiyle beraber 17 metre gibi şaşırtıcı bir yüksekliğe sahip olduğu sonucuna ulaşmıştır. Öte yandan bu kilisenin Türkiye sınırlarında bulunan, tamamen tuğladan yapılmış ilk ve tek kilise örneği olduğunu da ortaya çıkarmıştır.[1]

Üçayak Kilisesi'nin Crowfoot tarafından çekilen fotoğrafı

Eyice, Temmuz 1970'te İstanbul Üniversitesi'nden öğrencileri ve çevredeki köylü geçnlerin yardımıyla kazı çalışması yapmıştır. Bu kazıyla kilisenin apsis, narteks, kubbe, kemerleri ve iç yapısı hakkında daha fazla bilgiye ulaşılmıştır.

Kilisenin ayakta kalmayı başaran kubbe kemerleri, pandatifleri ve kasnak parçaları ise 1938 Kırşehir depreminde yıkılmıştır. Ahi Evran Üniversitesi ise Ocak 2010'da kiliseyi restore edeceğini duyurmuş ancak çalışmalar hâlen başlamamıştır.[2]

Yapılışı hakkındaki tezler

Üçayak Kilisesi'nin yapılışı hakkında hiçbir eski kaynakta bilgi bulunamamıştır. Kilisenin çevresinde normalde olması gereken sivil yerleşim birimlerine dair kalıntılara da rastlanmamıştır. Öte yandan kilise, rahiplerin inzivaya çekildiği bir manastır işlevi de görmemiştir.

Bu sebeplerden ötürü günümüzde tarihçiler üç farklı senaryo üzerinde durmuştur.

  1. Çifte Bizans İmparatorları II. Basil ve VIII. Konstantinos'un isyancı generaller Bardas Skleros ve Bardas Fokas'a karşı birlikte kazandığı zaferin onuruna yapıldığı
  2. İki Hristiyan Azizine ithaf edilmiş çifte türbeler olduğu
  3. İki farklı mezhebin tek kilise içerisinde ibadet etmesinin sağlanması

Bu senaryolardan birincisi en olası olarak görülmektedir.

Mimari

Kilise, yine oldukça nadir rastlanan çift nefli, çift kubbeli, tuğladan bir bazilika biçiminde inşa edilmiştir. Ancak diğer çift kubbeli Bizans kiliseleri sonradan eklemeler yapılarak inşa edilirken Üçayak Kilisesi'nin tek seferde bir bütün olarak çift kubbeli olacak şekilde inşa edildiği düşünülmektedir.

Ainsworth'un gördüğünü belirtiği çoban çeşmesi hâlen akmaktadır. Bu çeşme haricinde kilisenin çevresi alabildiğine uzanan boş arazilerden ibarettir. Ancak yine Ainsworth'un bahsettiği, kilisenin yakınlarındaki Müslüman mezarlığından günümüze herhangi bir iz ulaşmamıştır.

Yapının duvarlarında 30-40 santimetre uzunluğunda ve 4 santimetre kalınlığında tuğlalar kullanılsa da duvar arası dolgularda moloz, taş ve diğer temel malzemeler de kullanılmıştır.

İç kısımlarındaki Crowfoot ise 1900'deki gezisinde oldukça silik şekilde de olsa birkaç hâle ve insan figürü gördüğünü belirtmiştir.

Apsis

Kilisenin ön kısmını oluşturan apsis kısmı, kuzeydoğuya bakmaktadır. Apsis kısmının çok cepheli, pencereli ve hareketli olduğu Eyice'nin kazı çalışmasıyla binanın temellerine bakılarak tespit edilmiştir. Apsisler tamamen yıkılsa da, iki apsisi birbirine bağlayan ortadaki paye kolonu ayakta durmaktadır. Payenin üzerinde çok az miktarda iki kemer uzantısı günümüze ulaşmayı başarmıştır. Bu kısımlar kuzeydoğu yönüne bakar.

Apsislerin bulunduğu kuzey cephesinde dört, güney cephesinde ise sekiz pencere bulunmaktaydı.[3]

Kubbe

Kilisenin altı adet ana kolonu, ikişer kubbeyi taşıyordu. Bu kubbeler çok daha önceden yıkılmıştır zira Ainswort'un gravürlerinde bile yer almamaktadır. Bu kubbelerin kalıntıları günümüze ulaşamamıştır. Öte yandan Eyice, yaptığı restitüsyonun çalışmasında dönemin diğer kubbeli kiliselerinden yola çıkarak kubbelerle beraber toplam uzunluğun yaklaşık 17 metre olduğunu hesaplamıştır.

Yine Eyice'nin kazı çalışmasında zeminde siyah ve altın yaldızlı fresk parçalara, birtakım alçı parçalarına, küçük cam parçalarına ve bazı mermerlere rastlanmıştır.[4]

Kaynakça

  1. ^ Mihaljević, Marina (2014). "Üçayak: a forgotten Byzantine church" (PDF). Novi Pazar Devlet Üniversitesi. ss. 725-26. 4 Aralık 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
  2. ^ "Kilise bakıma alınıyor". İnterner Haber. 23 Şubat 2010. 4 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Aralık 2021. 
  3. ^ Eyice, Semavi (2004). "Kırşehir'de Üç-Ayak Adındaki Yapı Kalıntısında Araştırmalar". Anadolu Araştırmaları. s. 130-133. 25 Mart 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  4. ^ Özyurt Özcan, Hatice (2002). "Bizans Dini Mimarisinde Kiborion Tipinin İstanbul ve Anadolu'daki örnekleri Işığında Değerlendirilmesi" (PDF). İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. s. 129. 4 Aralık 2021 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. 
Kembali kehalaman sebelumnya