Osmanlı kaynaklarında Eskice ve İsketye olarak da kaydedilen İskeçe[2] adı yerel Slavların kullandığı Skeča adından gelmektedir. Günümüzdeki Yunanca Xanthi adı da Strabon'un bahsetmiş olduğu antik Xantheia şehrinden alınmıştır.[3]
Konum
İskeçe, doğusundaki Gümülcine ve daha doğusundaki Dedeağaç illeri ile birlikte Yunanistan'da Türklerin en yoğun olarak bulundukları bölgelerden biridir. Drama Köprüsü isimli türküye adını veren Drama Şehri de bu bölgeye komşudur.
İskeçe bölgesi ile ilgili ilk tarihi kayıtlar MÖ 879 yılına dayanır. Küçük bir yerleşim birimi olarak başlayıp, Trakya tarihinin, (iç) savaşlar, yıkımlar gibi, tüm evrelerinde yer aldı. Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu 1363 yılında Edirne'nin fethi ile Balkanlar'a yerleşmiş olsa da, İskeçe'nin yanı sıra bugünkü Kavala, Drama ve Serez bölgelerinin Osmanlı hâkimiyeti altına girmesi ancak 26 Eylül 1371 tarihindeki Çirmen zaferi ile gerçekleşmiştir.
Yerel Türk nüfusunu güçlendirmek amacıyla Anadolu ve özellikle Konya bölgesinden İskeçe ve civar illere halk yerleştirilmiştir. Osmanlı'nın genişleme döneminde, İskeçe, orduların çıkış noktalarından biri iken, Osmanlı'nın Balkanlar'daki hâkimiyeti azalma sürecine girdikten sonra, İmparatorluğun Balkanlar’da tutunmasında belirleyici rol oynamıştır.
1715 yılına gelindiğinde İskeçe tütünü ile tanınmış ve bu ürünü sayesinde bölgenin refah düzeyi artmıştır. Mart ve Nisan 1829'da gerçekleşen iki şiddetli deprem ile şehir büyük bir yıkıma uğramış, ancak bu olay yeniden yapılanmasında büyük öneme sahip olmuştur.
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar'daki sınırlarının bu bölgeye gerilemesi ile birlikte, bölgeye olan Rus ve Bulgar saldırıları artmıştı. Osmanlı İmparatorluğu'nun yardımından yoksun olarak, İskeçe halkının da katıldığı Batı Trakya Türklerinin silahlı mücadelesi ile, Osmanlı için son derece olumsuz şartlar içeren Ayastefanos Antlaşmasının daha sonra Berlin Antlaşmasına dönüşmesinde katkıları olmuştur.
Gümülcine sancağının bir kazası olan İskeçe, Adalar denizi (Ege denizi) sahilinde, 93 köy ve 2 kasabadan oluşan 30609 değişik kökenden nüfusu olan bir kazadır. Dünyaca ünlü Yenice tütünü bu kazada üretilir. Kasabada 1527 ev, 5 cami, 2 mescit, 2 tekke, 2 ilkokul, 3 manastır, 5 kilise, 2 iskele 2 un fabrikası, 873 dükkân, 31 han, 2 otel, 3 gazino, 3 hamam, 130 çeşme, 2 şadırvan, 8 değirmen, 29 fırın, hükûmet konağı, jandarma dairesi, depo, askeri daire, telgrafhane, gureba hastanesi ve 72 mağaza vardır. 6000’e yakın yabancı işçi tütün istif, denk ve bohça bağlama işlerinde çalışır.
İthalat ve ihracatı merkeze 3 saat uzaklıktaki Karaağaç iskelesinden yapılır. Bu iskeleye haftada 2 defa Avusturya, Yunan, İngiliz ve Osmanlı gemileri uğrar. Yıllık 114807 tonalito ağırlığında 233 vapur ve 356 yelkenli gelip gittiği için havası ve suyu kirlidir.
Ortadaki büyük meydanda Pazar yeri kurulur ve Hacı Emin Ağa’nın yaptırdığı büyük saat burada yer alır.[5]
İskeçe Balkan Savaşları esnasında, sırası ile Bulgaristan, Yunanistan ve yine Bulgaristan tarafından işgal edildi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun Edirne'yi yeniden ele geçirdiği dönemde yöre halkının mücadelesi ve Osmanlı tarafından yapılan yardımlar sayesinde İskeçe ve Gümülcine’deki Bulgar hâkimiyeti kaldırıldı. Ancak, ardından kurulan ve İskeçe'yi de kapsayan Garbi Trakya Hükümeti'nin, 1 Eylül 1913 tarihinde bağımsızlığını ilan etmesi, Osmanlı, Rus İmparatorluğu ve Bulgaristan tarafından hoş karşılanmayınca, bölgede etkinlik gösteren Osmanlı subayları geri çağrıldı ve İstanbul Antlaşması ile İskeçe dâhil, Batı Trakya bölgesi Bulgaristan'a bırakıldı.
Yunanistan Dönemi
I. Dünya Savaşı
I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesi ile İskeçe, Bulgaristan ve Yunanistan arasındaki cephenin ortasında kaldı. Osmanlı'nın savaşa katılması ve Bulgaristan'ın hâkimiyetinin azalması ile birlikte bölgeyi Yunanistan'a bağlamayı amaçlayan, Yunanistan ve Fransa denetimli kuruluşlar etkinlik göstermeye başladılar. Yunanistan'ın diplomatik girişimler ile bağımsızlık çabalarını bastırdığı bölgede, İskeçe'nin de dâhil olduğu Batı Trakya'nın akıbetinin halkoyu ile belirlenmesine karar verildi. Mayıs 1920'de gerçekleşen halkoyu ile, Türk nüfusu ezici çoğunluğu elinde bulundurmasına rağmen, sonuç bölgenin Yunanistan'a bağlanması yönünde oldu.[6]
İskeçe bir kez daha II. Dünya Savaşı'nda Bulgaristan tarafından işgal edildi. Bunu takip eden Yunan İç Savaşı boyunca da İskeçe halkı yerel mücadelelerde yer almaya devam etti.
Yakın Dönem
Günümüzde ise, İskeçe'de Batı Trakya Türkleri'nin azınlık sorunları ve insan haklarının Yunanistan tarafından ihlallerine karşı siyasi mücadele sürmektedir.[7]
Günümüzde İskeçe
Günümüzde İskeçe modern bir kent kimliğine sahip, zengin tarihi, doğası ve gelenekleriyle her yıl büyük miktarda yerli ve yabancı ziyaretçi kabul etmektedir. Her yıl Şubat sonu veya Mart başına doğru düzenlenen Karnaval ve Eylül başındaki eski kasaba festivali (Γιορτές Παλιάς Πόλης) görülmeye değer etkinlikler arasındalar. Ayrıca her cumartesi düzenlenen kent pazarı da ziyaret edilebilir.
^Kazancıgil, Dr. Ratip - Gökçe, Nilüfer Dağdevirenzade M. Şevket Bey'in Edirne Tarihi ve Balkan Savaşı Anıları Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi Yayınları No: 41 Edirne 2005
^Prof. Dr. Metin Ayışığı, Mütareke Dönemi Batı Trakya Meselesi, 10. Millî Türkoloji Kongresi, Eylül 1998