Şahin Giray (d. 1745 - ö. 1787), 47'nci ve son Kırım hanıdır. Birinci hanlık dönemi 1777-1781 ve ikinci hanlık dönemi ise 1782-1783 yılları arasında gerçekleşmiştir.[1][2]
Şahin Giray, Kırım’ın bağımsız bir idareye kavuşmasını benimseyerek Batı tarzında reformist düşüncelerle hareket etti. Eski Cengiz atalarının izinde Kırım ve çevresine tamamen hakim olarak büyük bir Karadeniz imparatorluğu kurmak gibi ideallere sahipti.
Çariçe II. Katerina tarafından, kendisine bağlı bir idareci durumunda olacağı düşünülerek uzun süre kollanan Şahin Giray, Rusların yardımıyla han olmakla birlikte Kırım'da bağımsız bir devlet kurma fikrine iyice inanmıştı. Başlangıçta Rusların bağımsızlık vaatlerinde samimi olduğunu düşünüyordu. Çeşitli meselelerle uğraşan ve Rusya ile giriştiği savaştan yenik çıkan Osmanlı Devleti'ne bağlı kalarak Kırım’ın modern tarzda yeniden düzenleneceğine inanmıyordu. Bunun için mevcut kabile hiyerarşisini, iyice kökleşmiş malî ve toplumsal sorunları hesaba katmadan hızlı bir şekilde reformlara girişti. Fakat izlediği siyasetin Kırım’ın Ruslar tarafından işgaline sebep olması adının nefretle anılmasına yol açmış, gerek Kırım Tatarları gerekse de Kırım'ın elden çıkmasını bir türlü kabullenemeyen Osmanlı Devleti idareci ve tarihçileri tarafından gâvur ortağı, hain, kâfir gibi ağır sıfatlarla anılmıştır.
Devrin Osmanlı vakanüvislerindenAhmed Vasıf, Şahin Giray'ın; şeriata aykırı bulduğu davranışlarının, alışılmadık vergiler koymasının, askere Frenk elbiseleri giydirmesinin ve bunlara karşı çıkanları idam ettirmesinin meydana getirdiği büyük hoşnutsuzluğu çarpıcı bir şekilde anlatır.[3]
Hayatı
Gençlik yılları ve Kırım'ın Ruslar tarafından işgali
Şahin Giray, 1745 yılında Edirne'de doğdu. Kırım Hanı II. Devlet Giray’ın torunudur. Çocukluğu Edirne’de geçti, babası Ahmed Giray'ı küçük yaşta kaybedince annesinin gözetiminde öğrenim gördü. Bir süre Selanik’te kaldı. Gençlik yıllarında Venedik’e giderek burada batı tarzında eğitim aldı, İtalyanca ve Yunanca öğrendi. Batı kültürüne aşina oldu. Amcası Kırım Giray’ın hanlığı döneminde Kırım’a çağrıldı. 1770’ten itibaren Ruslar’ın Kırım’a yönelik saldırılarıyla başlayan karışıklıklar sırasında Rusya taraftarı grup içinde yer aldı. Kırım hanzadeleri adeta birbirlerine düşman vaziyette olup Han olan kimse rakibi olan Han ailesinin ezilmesini istiyordu. Bu nedenle son Kırım hanları kardeş ve kardeş çocukları olduğu halde birbirlerine düşmanlık derecesinde rakiptiler. Rusların birincil hedefi gizli propaganda ile hazırlık yaptıkları Kırım'ın istilası idi. Ruslar, Kırım hanzadelerini elde etmek amacıyla Rus casusları aracılığıyla bazı Kırım hanzadeleri ve mirzalarına gizlice mektuplar gönderip Kırım'ın ileri gelenlerini kendi taraflarına çektiler. Bunun üzerine Kırım ileri gelenleri, Serasker İbrahim Paşa'ya soğuk davranarak bize Osmanlı askerinin lüzumu yoktur diyerek orduya lazım olan araç gereci vermediler. Kırım ileri gelenleri Ruslarla anlaştıktan sonra 30,000 kişilik bir Rus kuvveti Kırım yarım adasını ana karaya bağlayan geçitte yer alan Orkapı'ya hücum etti. Kırım'ın kilidi olan Orkapı, Osmanlı topçu serdengeçtileri tarafından savunulduğu sırada Ruslarla birlik olan Tatarların kale kapılarını açıp Rusları içeri almasıyla 8 Temmuz 1771'de Ruslar Kırım'a ayak bastılar.[4]
Kalgaylık dönemi ve St. Petersburg yılları
Ruslar'ın Kırım'a girmesinden sonra Kırım Hanı III. Selim Giray bir gemiye binerek İstanbul'a kaçtı. Ruslar, Şahin Giray'ın abisi II. Sahib Giray'ı han ilan etti. II. Sahib Giray, han olunca kardeşi Şahin Giray da Kalgay oldu. Giray Hanedanında Han'dan sonra tahta geçecek veliaht Kalgay unvanına sahipti. Kanun-ı Cengizî’ye (töre, yasa) göre kalgaylığa hanın kardeşi getirilirdi. Kalgaylar da ikinci veliaht makamında olan Nûreddin adı verilen Kalgay adayları arasından seçilirdi. Mevcut handan sonra hükümdarlığı üstlenecek Kalgay'ın kim olacağı ise Kırım'da Mirza adı verilen diğer soylu ailelerin temsilcileri tarafından seçilirdi. Mirzalar adı verilen bu ailelerin mensubu beyler, Kırım'daki iktidarın Hanla birlikte diğer unsurlarıydı.[5][6][7]
Şahin Giray büyük bir Tatar kuvvetiyle Kırım Seraskeri İbrahim Paşa'nın yanına gelerek Osmanlı askerinin derhal Kırım'dan çekilmesini bildirdi. Osmanlı kuvvetleri kayıklara binerek, Kefe valisi Mehmed Paşa da bir gemi ile Kefe'yi terk etti. Şahin Giray'ın Ruslar ile olan bu işbirliğine hayrete düşen Kırım Seraskeri İbrahim Paşa ise Kefe'yi terk etmeyerek direnme kararı aldı ancak Taman Yarımadası tarafından gelen Ruslar'a esir düştü. Ruslar, Kırım'da Osmanlı Devleti'nin elinde bulunan Kerç Boğazı'nın her iki tarafındaki Yenikale ve Kerç kaleleri ile Sudak ve Kefe limanı başta olmak üzere tüm stratejik noktaları ellerine geçirdiler.
Şahin Giray, 1771’de Kırım'a giren ve buranın bağımsız bir hanlık olması yolunda propaganda yapan General Dolgorukij’in beyannamesini görüşmek üzere kurulan heyetin başında elli altmış kadar mirzayla beraber 1771 Kasımında gittiği St. Petersburg’da bir taraftan anlaşmayla ilgili müzakerelere katılırken diğer taraftan Çariçe II. Katerina ve Rus ileri gelenleriyle tanışma fırsatı buldu. 4 Aralık 1771’de Çariçe II. Katerina, Şahin Giray'ı resmen kabul etti ve büyük bir ayrıcalık olarak yanında oturttu. Bu diplomatik görevi Şahin Giray'ın hayatının dönüm noktası oldu. St. Petersburg’da Rus kültürünü tanıdı, tiyatroları, eğlence yerlerini, müzeleri, kütüphaneleri gezdi. Bu sıralarda Rus üniforması giyip çariçenin yaverleri arasında yer aldığı da belirtilir. Batı kültürüne olan yakınlığı sebebiyle Çariçe II. Katerina’nın takdirini kazandı. Çariçe II. Katerina, Fransız yazar Voltaire’e yazdığı mektupta Şahin Giray'dan çok zeki, kültürlü, yakışıklı ve sevimli bir Tatar genci diye söz etmiştir. Şahin Giray, Çariçeden sadece Rus menfaatlerine uygun hareket etmesi sebebiyle değil bu yönleriyle de büyük destek aldı. Çariçe, St. Petersburg’da hayli isim yapan ve bu arada epeyce borçlandığı anlaşılan Şahin Giray’a 10.000 ruble tahsis etti ve ayrıca 12.000 rubleyi bulan borçlarını da ödedi.[3] 1773 yılında Kırım hanlığı için Ruslar’ın kuvvetli bir adayı olarak Kırım’a döndü. Kalgay olarak Akmescid’de oturdu. Şahin Giray, Akmescid'te bulunduğu bu dönemde Ruslar’la sürekli irtibat halindeydi. Bu sırada Rusya’da patlak veren Pugaçev isyanı II. Katerina’nın Kırım’a olan ilgisini bir süre için geri plana attı ve Şahin Giray’ı yeterince destekleyemediğinden onu Poltava’ya getirterek kendisine 1000 ruble tahsisat ayırdı.[8]
Osmanlı-Rus savaşının sonunda 1774’te iki taraf arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması'nın üçüncü maddesi ile Osmanlı Devleti, kendisine ait olan ve savaş esnasında Rusların eline geçen Kerç Boğazı'nın her iki tarafındaki Yenikale ve Kerç kaleleri ile Kefe'nin Ruslar'a ait olduğunu Kırım Hanlığının ise bağımsız olduğunu kabul etmek zorunda kaldı. Küçük Kaynarca Antlaşması, Kırım Hanlığını bağımsız hale getirmişti ve artık kendi hanlarını kendileri seçeceklerdi. Fakat dini meselelerde Hilâfet makamına tabi olmaya devam edeceklerdi.[9] Ancak antlaşmanın imzalanmasından sonra Kırım uleması ile Kırım mirzaları ve ileri gelenlerinden bazıları heyet halinde İstanbul'a gelerek asırlardır süren beraberlikten sonra yine Osmanlı Devleti tarafından himayelerini ve hanların padişah tarafından tayinini, hutbe ve sikkelerin padişah adına olmasını ve Kırım Hanına hanlık menşuru gönderilmesini rica ettiler. Bu esnada Kırım'ın yine eskisi gibi Osmanlı Devletine bağlı kalması isteği ile tekrar harekete geçerek Han olmak isteyen IV. Devlet Giray, mirzaları kendi tarafına çekerek hanlığı ele geçirdi. Şahin Giray'ın abisi II. Sahib Giray tahtı bırakarak İstanbul'a kaçtı. Yeni Kırım Han'ı IV. Devlet Giray tarafından İstanbul'a gönderilen ikinci bir heyet yine eskisi gibi Osmanlı Devletine tabii olmak istediklerini bir kez daha bildirdi. Bunun üzerine İstanbul'dan IV. Devlet Giray'a hanlık menşuru ve berat gönderildi.[10]
Hanlık dönemi
1775'te Pugaçev isyanının bastırılması üzerine Ruslar, Kırım meselesini tekrar gündeme aldı. Rusya’nın amacı Osmanlıya bağımlı IV. Devlet Giray'ın yerine batılı bir eğitim almış, kendisine bağımlı olan Şahin Giray'ı tahta geçirmekti. 1775-1776 kışında Osmanlı taraftarı IV. Devlet Giray'ın kuvvetleri ile Rusların tesiri altındaki Kuban bölgesindeki Şahin Giray'ın taraftarları savaşa tutuştu. Bu savaşta Şahin Giray yenilgiye uğradı. O ana kadar Şahin Giray'ı destekleyen Kafkasya’nın Kuzey’inde yer alan Küçük Nogay Bölgesi olarak da adlandırılan Kuban bölgesinde yaşayan Nogaylar desteklerini çektiler. Ancak Çariçe II. Katerina, Nogay kabile reislerini tekrar parayla elde etti ve 100 bin Rubleyle desteklediği Şahin Giray da Kuban'da Nogay boylarından teşkil ettiği kuvvetlerini de yeniden organize ederek Kırım’daki Osmanlı taraftarlarıyla tekrar çatışmaya girdi. Hemen ardından 1776 Kasımında General Prozorovski, Orkapı’yı alıp Kırım’a girdi. Kırım’ın taht şehri Bahçesaray’a yöneldiler. Kuban'daki Nogay beyleri de Şahin Giray'a katılarak Rusya ile birlikte harekete geçtiler. Kırım ve çevresindeki Kırım Hanlığına ait topraklarda tam bir infial hakimdi. Kırımlılar Osmanlı Devleti ve Rusya arasına parçalanmış, Kırım kendini savunamaz hale gelmişti. Şahin Giray 1777 Ocak ayında General Prozorovski’nin de yardımı ve Nogaylar’ın da desteği ile Kırım Hanı ilân edildi. IV. Devlet Giray, Kırım’ı terk etti, yardım istemek üzere İstanbul'a geldi 9 Nisan 1777 tarihinde İstanbul'a ulaştı ancak hanlıktan azledildi.[11]
Şahin Giray, Kırım’ın ancak Rusların yardımıyla modern tarzda yeniden düzenleneceğine inanıyordu. Bu işi zamana yayıp dengeleri gözeterek gerçekleştirmek yerine tıpkı vaktiyle Çar I. Petro’nun yaptığı gibi keskin biçimde ve hızla yapmak istiyordu. Öncelikle devlet idaresinde bazı değişiklikler yaptı, divandaki üye sayısını değiştirdi ve ulemayı dışarıda bıraktı. Yönetim merkezini Bahçesaray’dan Kefe’ye taşımaya teşebbüs etti ve yeni bir saray inşaatını başlattı. Askeri reformlara girişerek doğrudan hanlığa bağlı Batı tarzında ve Rus askeri sistemine göre 20.000 kişilik bir tümen teşkil etti. Bunlara yeni üniformalar giydirdi. Nogaylar'dan seçtiği 800 genci Avrupa usulünde eğitip yeni bir askeri sistem kurmaya çalıştı. Beşliler diye anılan bu hassa ordusu yeni Rus silahlarıyla takviye edildi. Mirza ve beylerin feodal haklarını kaldırıp herkesi vergiye bağladı, bir kısım toprakları köylülere dağıttı, vakıf topraklara el koydu. Kendi adına para bastırmayı da ihmal etmedi, bütün bu işler için yüklü miktarda borç aldı. Ruslar onun bu hareketlerini dikkatle izliyor ve menfaatlerine aykırı bazı hareketlerini tasvip etmemekle birlikte müdahale etmiyorlardı. Ulemayı toplayıp Osmanlı Devletine tâbi olmadan Kırım hanı tayin edilebileceğine, onlara karşı savaşılabileceğine ve bu yolda Ruslar'dan yardım alınabileceğine dair fetva aldı. Ancak Kırım halkı bunları büyük bir tepkiyle karşıladı. Osmanlı Devletinin de desteğiyle Şahin Giray’a karşı büyük bir nefret oluşmaya başladı. Hoşnutsuzluk ortamı Kefe'de bir isyana yol açtı. Şahin Giray'ın isyanı bastırmak için Kefe’ye yolladığı 2000-3000 kişilik birlik de isyancılara katıldı. Şahin Giray hayatını zorlukla kurtararak Ruslar’a sığındı.[4]
Osmanlı Devleti han olarak tayin ederek III. Selim Giray’ı Kırım'a gönderdi. Ancak Şahin Giray yine Ruslar’ın desteğiyle III. Selim Giray'ı başarısızlığa uğratmayı başardı. Bu durum pek çok Kırımlının Osmanlı idaresi altındaki topraklara göç etmesine yol açtı, Ruslar onlardan boşalan yerlere Rusları yerleştirmeye başladı. Ruslar'ın asıl amacının Kırım’da hakimiyet kurmak olduğunu anlamaya başladı. Osmanlı etkisinin öneminin iyice farkına vardığından hanlığının tanınması için İstanbul’a bir heyet gönderdiyse de bundan bir sonuç çıkmadı. Kırım'daki istikrarsızlık neticesinde savaş eşiğine gelen Rusya ve Osmanlı Devleti, 1779'da Fransa'nın arabuluculuğu ile Aynalıkavak Antlaşmasını imzaladı. Aynalıkavak Antlaşmasıyla Osmanlı Devleti, sonraki hanların seçimi için padişahın halife olarak onayı alınması ve Kırım'daki Rus kuvvetlerinin geri çekilmesi koşuluyla Şahin Giray'ı hayatta olduğu sürece Kırım hanı olarak tanımayı resmen kabul etti. Bu antlaşma, Şahin Giray için önemli başarı oldu. Çünkü Osmanlı Devleti onun hanlığını tanımış Ruslar da anlaşmaya göre Kırım’dan askeri kuvvetlerini çekmişlerdi. Şahin Giray, duruma hakim olduktan sonra reformlarını sürdürmeye çalıştı, ancak Ruslar’ın tesiriyle Kırım’daki Urumlu denilen ve Türkçe konuşan Hristiyanlar Rus topraklarına göç etmeye başladı. Şahin Giray ülke ekonomisini derinden sarsan bu olayı önlemeye gayret etti, fakat başarılı olamadı. Harcamaları hesapsızdı, Ruslar'dan yine para desteği aldı ve Polonya’dan yeni silahlar getirtti. 1781 Nisanında Nogaylar isyan ederek Soğucak’taki Osmanlı güçlerinden yardım talebinde bulundu. Şahin Giray'ın kardeşleri Aslan Giray ve Bahadır Giray isyan eden güçlerin başına geçti. Şahin Giray’ın etrafında kimse kalmadı. Halim Giray adlı bir kişi asilerin başında Kefe’ye saldırdı ve Şahin Giray’ın 300 kişilik beşli askerini yendi. 14 Mayıs 1781'de Şahin Giray maiyetiyle birlikte Ruslar’a sığındı.[3] Kırımlılar Bahadır Giray’ı han seçti. Çariçe II. Katerina, 4 Ağustos 1782'de General Potemkin’e bir emir yollayarak Şahin Giray’ın korunmasını istedi. General Potemkin ise artık Kırım’da Rus idaresinin kurulma vaktinin geldiği görüşünü bildirdi. 1782 Ekiminde Kırım’a giren General Potemkin Rus işgalini başlattı. Rus ordusu, 30.000 Kırım Tatar'ının hayatına mal olduğu belirtilen bu askerî harekât sonucu Kırım’da tam anlamıyla hakimiyet kurdu. Bu arada Azak’ın kuzeyindeki Petrovski Kalesi’nde bulunan Şahin Giray Kefe’ye getirildi ve Kerç’teki Rus birliğine sığındı. Ruslar’ın harekâtı üzerine Tatar ve Nogay kabilelerinin bazıları onu yeniden han olarak tanıdı. Ancak Ruslar artık Şahin Giray’ı tamamen gözden çıkarmıştı. Nitekim Samailof’un çabalarıyla bazı vaadler alıp hanlıktan ayrılmak zorunda kaldı. Ruslar da 8 Nisan 1783’te Kırım’ın ilhakını resmen ilan ettiler.[12]
Sürgün hayatı ve ölümü
Şahin Giray, Ruslar’a güvenmenin hata olduğunu çok daha önce anlamıştı ancak olaylar kontrolden çıktığı için yapacak bir şey yoktu. Bu yeni durum karşısında Rusya'nın, İran’dan alınan yerlerde kurulacak bir tampon devlete han olması veya general unvanıyla Rus ordusunda görev alması yolundaki tekliflerini kabul etmedi. İlk olarak Abaza ve Çerkesler’in yardımını sağlamak üzere Taman yöresine gitti. Daha burada iken Soğucak Valisi Ferah Ali Paşa’ya mektup yollayarak Osmanlılar’a sığınmak istediğini bildirdi. Fakat Çariçe II. Katerina, ne olursa olsun onun kontrol altında tutulmasını ve St. Petersburg’a nakledilmesini istiyordu. Hatta ona gönderdiği mektupta Osmanlı Devletine ilticasının hayatına mal olacağı uyarısında bulundu. Bölgedeki Osmanlı idarecileri de Taman’daki Şahin Giray’ın asıl niyetinin bu kesimden Tuna’ya kadar olan yerlerde bir idare kurmak ve buradaki Tatarlar’ı kendisine bağlamak olduğu yolunda bilgiler gönderiyorlardı. Ancak Şahin Giray Taman’da fazla duramadı, buradaki kabilelerin tepkisini çekti. Tam bu sırada Ruslar onu 1784 baharında Çariçenin emriyle St. Petersburg’a götürdüler. St. Petersburg’da Çariçeyle buluşan Şahin Giray, general unvanı ve yıllık 20.000 ruble tahsisatla Don Nehri üzerinde bulunan Voronej kasabasına gitmeyi kabul etti. Burada kötü şartlarda sıkı gözetim altında tutulunca etrafa adamlar yollayarak Osmanlı Devletine sığınmak için teşebbüse geçti. Bunlardan Ahmed Efendi, 1786 yılı sonlarında Veziriazam Koca Yusuf Paşa ile görüşüp hanın iltica isteğini bildirdi. Şahin Giray, eski Kırım hanlarına yapıldığı gibi kendisine Rumeli taraflarında bir çiftlik tahsisini istiyordu. Ardından hayatından endişe duyduğunu bildirerek itimatname verilmesini talep etti. Bu arada Osmanlı topraklarına ilticasının bazı siyasi yararlar sağlayacağını hesap eden Ruslar’dan gerekli izni almış bulunuyordu. Sultan I. Abdülhamid, Şahin Giray’ın taleplerini kabul ettiğini belirten bir mektup yolladı. Burada ayrıca Hotin’den Osmanlı topraklarına girmesi ve gönderilecek bir mihmandarı beklemesi bildirildi. Yanında 150 kadar silahlı adamı bulunan Şahin Giray bir süre Hotin’de oyalandı, bu arada Bucak Tatarları’yla temas kurmaya çalıştı. Boğdan Voyvodası da onun Deşt-i Kıpçak ve Buhara Hanlıklarını istediğini merkeze bildiriyordu. Yine asıl amacının Ruslar’ın adamı olarak Özi ’yi ele geçirmek olduğu yolunda dedikodular İstanbul’a ulaştırılmaktaydı. Şahin Giray’ın gerçekten bu niyette olup olmadığı bilinmemektedir. Muhtemelen hayatından endişe ettiği için gönderilen itimatnameye rağmen ağır davranıyor ve etrafa haberler yollayarak durumunu sağlama almaya, ayrıca Osmanlı hükûmetinin gerçek niyetini anlamaya çalışıyordu. Sonunda Osmanlı topraklarına girdi ve adamlarının sıkı koruması altında Silistre’den Edirne’ye sevkedildi. Şahin Giray’a büyük bir kin besleyen ve Kırım’ın kaybının bütün sorumluluğunu ona yükleyen Sultan I. Abdülhamid, onun yolda bir şekilde ortadan kaldırılması için gizli talimat vermişti. Fakat ilgili görevliler buna fırsat bulamadı. Edirne’de bir hafta bekleyen Şahin Giray’ın ailesi ve eşyaları burada kaldı. Kendisi Gelibolu’ya götürülüp buradan sürgün edildiği Rodos’a yollandı. Deniz yolculuğu sırasında herhangi bir suikasta karşı yine yanındaki adamlarının sıkı koruması altındaydı. Rodos’ta kale dışında bir bağ evinde ikameti tercih etti. Bu arada hayatından iyice endişe ettiğinden Avrupa’ya kaçma yolları aramaya başladı. Rodos kadısı Sünbülzade Vehbî ve Rodos muhafızları merkezden aldıkları emir uyarınca çiftlik evini basıp onu kale içine girmeye zorladılar. Şahin Giray son bir gayretle Rodos'taki Fransız konsolosluğuna sığındı. Fakat Sünbülzade Vehbî 1 Ağustos 1787’de 1000 kadar askerle burayı kuşatıp onu ele geçirdi ve iç kalede gözetim altına aldı. Ağustosun ikinci haftasında hapis tutulduğu yerde idam edildi. Cesedi bilinmeyen bir yere atılırken başı İstanbul’a gönderildi.[13] Mallarına el konulmayıp sayımı yapılarak Edirne'deki ailesine teslim edildi ve aile fertlerinin Osmanlı topraklarında ikametine izin verildi.[6][7]
Kaynakça
^Gayvoronskiy О. "Созвездие Гераев". Akmescit: Доля, 2003. – 107 saifesi
^Halim Giray sultan "Gülbün-i hanan yahud Kırım tarihi" Akmescit: Доля, 2004
^abДокументы Крымского ханства из собрания Хусейна Фейзханова / сост. и транслит. Р. Р. Абдужемилев; науч. ред. И. Миргалеев. – Симферополь: ООО «Константа». – 2017. – 816 с. ISBN 978-5-906952-38-7
^abСагит Фаизов. Письма ханов Ислам-Гирея III и Мухаммед-Гирея IV к царю Алексею Михайловичу и королю Яну Казимиру, 1654-1658: крымскотатар. дипломатика в полит. контексте постпереяслав. времени - Москва : Гуманитарий, 2003. - 166 с. ISBN 5-89221-075-8
^Kármán, Gábor (2013). The European Tributary States of the Ottoman Empire in the Sixteenth and Seventeenth Centuries. BRILL. s. 284. ISBN9789004254404.