Bahreyn Kuşatması, 1559 yılında Lahsa Valisi Mustafa Paşa'nın İstanbul'a haber vermeden Osmanlı Devleti'ne bağlı bir emirlik olan Bahreyn'i işgal etmeye yönelik başarısız girişimi.
Arka plan
Esasen Lahsa bölgesinin merkezi Katif ve Bahreyn'in emirleri Kanuni Sultan Süleyman'ın 1534 yılında Bağdat'ı fethinin ardından padişaha elçi göndererek bağlılıklarını bildirmişler ve bölge şeklen Osmanlı egemenliğine girmişti.[1]
Askeri harekat
Lahsa Valisi Mustafa Paşa'nın harekâtı merkezden emir alarak yaptığına dair bir kayıt bulunmamaktadır. 1 Temmuz 1559 tarihinde Katif'ten ayrılan Türk filosu ve 1.200 kişiden oluşan birlikler 2 Temmuz'da Bahreyn'e çıkartma yaptılar ve Manama kalesini kuşatma altına aldılar.
26 Haziran'da Portekizliler Ada'nın Türklerin eline geçmesini engellemek üzere Basra Körfezi'ne 22 savaş gemisi gönderdiler. Bunların 12'si Bahreyn'e yönelirken, 10'u Basra'ya saldırdı. Burada iki büyük ve 70 küçük gemiyle Portekiz güçleri püskürtüldüyse de diğer filo 9 Temmuz'da Türk çıkarma gemilerini yakmayı başardı ve iki Türk kadırgasını ele geçirdi. Filo komutanı Merhmet Bey hayatını kaybederken, bazı askerler de esir düştüler.
Bu durumda Mustafa Paşa komutasındaki birlikler Bahreyn adasında mahsur kalıp Manama Kalesini kuşatmaya devam ederken bir taraftan da Basra'ya yönelik Portekiz saldırısı sonrasında teyakkuz halindeki Bağdat ve Basra'dan takviye gönderilmesini beklemeye başladılar. Yardım gelmemesi ve Portekizlilerin karaya asker çıkarması üzerine Mustafa Paşa Bahreyn Hakimi Murad Reis ile temasa geçti ve birliklerinin Bahreyn gemileriyle tekrar Lahsa'ya nakli karşılığında yüksek miktarda para teklif ettiyse de teklif kabul olunmadı.
Bunun üzerine Mustafa Paşa birliklerini Portekiz gemilerinin top menzilinden uzağa adanın içlerine çekti. Portekizliler de ateşli hastalıklar getiren doğu rüzgârları başlamadan sonuca ulaşmak istiyordu. Bunun üzerine, 200 kişilik Portekiz birliği Murad Reis'in emrindeki 300 İranlı askerle birlikte Türk birliklerine karşı taarruza geçti. 200 kişilik Türk süvari birliğinin pususuna düşen ve çevrilme tehlikesi yaşayan bu birlikler büyük yenilgiye uğradı. Portekizliler 70 ölü ve 30 esir verirken, 200 kişilik Portekiz birliğine komuta eden Alvaro da Silveira ölenler arasındaydı. Bahreyn'i abluka altında tutan Portekiz filosunun komutasını Pero Peixoto devraldı.
Bu kazanımlar üzerine Mustafa Paşa Murad Reis ile yeniden temasa geçerek esirlerin iadesi karşılığında birliklerinin Lahsa'ya naklini teklif ettiyse de Bahreyn hakiminden kayıtsız-şartsız silahların kendisine teslim edilmesi gerektiği karşılığını aldı. Müzakereler, Hürmüz'deki Portekiz Komutanının Bahreyn Hakimine takviye kuvvet taahhüdünde bulunmasıyla sekteye uğradı.
Bu olaylar olurken Basra Valisi İstanbul'u Lahsa Valisinin izinsiz seferinden ve karşılaşılan sıkıntılardan haberdar etti. 1 Ekim 1559 tarihinde bizzat Kanuni Sultan Süleyman mühürlü fermanla Lahsa Valisi Mustafa Paşa görevinden azledildi, Murad Reis'in Bahreyn hakimliği teyit edildi ve kendisinden Türk birliklerinin Lahsa'ya serbestçe gönderilmesi istendi. Bu sırada ise Mustafa Paşa aldığı yaralardan öldü. Yerine geçen Katif Sancakbeyi Mehmed Bey Portekizlililere 10 yük Paşa Akçe (1 milyon dirhem) tazminat ödedi ve 200 kişilik Türk askerleri 6 Ekim 1559 tarihinde 5 Portekiz gemisiyle seferin başladığı Katif'e taşındı.
XIX. yüzyılda Manama Limanı
Sonuçlar
Bahreyn Kuşatması, her ne kadar merkezin emri olmadan bölgedeki bir eyalet valisinin gerçekleştirdiği bir girişim olsa da, Diu Kuşatması (1538) ve Hürmüz Kuşatması (1552) gibi Osmanlıların denizden karaya yaptıkları taarruzlarda karşılaştıkları bir başka başarısızlık oldu. Bahreyn üzerindeki Portekiz nüfuzu azaltılamadığı gibi, Osmanlı Devleti'nin fiili hükümranlığı gücünü kaybetti. 1570'li yıllarda Bahreyn'in zapt edilmesi fikri tekrar gündeme gelse de hayata geçirilemedi.
1578 yılında İran'a karşı uzun yıllar sürecek ve kaynaklarını tüketecek savaşlar serisine girişen Osmanlı Devleti bu savaşların gidişatına bağı olarak Basra Körfezi'ndeki gücünü giderek kaybetti. 1624 yılında Bağdat'ın Safeviler'in eline geçmesiyle Körfez'le kara bağlantısı da kopan Osmanlı Devleti 1638'de Irak'taki egemenliğini yeniden kursa da 1663-69'da Benî Halid kabilesi karşısında gerileyerek Lahsa'dan tamamen çekildi. Bu şekilde, 1630 yılında Yemen'deki Türk idaresinin de Zeydîlerin eline geçmesiyle Osmanlıların Hint Okyanusu'yla bağlantısı Kızıldeniz'le kısıtlı kaldı. XVIII. yüzyılın başlarında ise Basra'daki merkezi yönetimin zayıflayarak eyaletin idaresinin fiilen Memlüklerin eline geçmesi sonucunda Osmanlı Devleti'nin Basra Körfezi'ndeki varlığı XIX. yüzyılın ortalarına kadar bir anlamda tamamen sona erdi.
Portekiz de Basra Körfezi'ndeki kudretini uzun süre koruyamadı. 1580 yılında İspanya'nın işgali altına giren Portekiz 1602 yılında Bahreyn'deki hakimiyetini Şah Abbas döneminde gücünün zirvesine ulaşan İran'a kaybetti. 1622 yılında da Hürmüz'ün İran-İngiliz ittifakına kaybıyla da Portekiz bir anlamda Basra Körfezi denkleminden düştü. İran, İngiliz ve Hollanda'nın etkinlikleri arttı.
Kaynakça
^The Ottoman Age of Exploration, Gianardo Casale, Oxford University Press (2010), s. 51