Barış Pınarı Harekâtı'na tepkiler, Türkiye hükûmetinin 9 Ekim 2019'da başlattığını duyurduğu Barış Pınarı Harekâtı'na yönelik ulusal ve uluslararası tepkilerdir. Harekât uluslararası alanda genel olarak kınandı.[1]
Türkiye'deki tepkiler
Operasyondan bir gün önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) dışındaki tüm muhalefet partileri ordunun Suriye'deki görev süresini uzatmak için evet oyu kullandı. Muhalefet parti liderleri Meral Akşener (İYİ Parti), Kemal Kılıçdaroğlu (Cumhuriyet Halk Partisi) ve Temel Karamollaoğlu (Saadet Partisi) ve aynı zamanda hükûmetin ortağı olan Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli'nin askerî operasyon için desteklerini dile getirdi.[2] Akşener, Kılıçdaroğlu ve Bahçeli, operasyonun başlatılmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından harekât hakkında doğrudan bilgilendirildi.[3] Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 19 şehirde faaliyet gösteren 353 sivil toplum kuruluşu, meslek odası ve dernek, Diyarbakır'da yaptıkları ortak bir deklerasyon ile operasyonun durdurulması yönünde çağrı yaptı.[4]
HDP Esenyurt İlçe Örgütü operasyona tepki göstermek amacıyla açıklama yapmak amacıyla toplandı, ancak ilçe kaymakamlığının açıklamaya izin vermemesi üzerine çıkan olaylarda bazı vatandaşlar gözaltına alındı.[18]
Gösteri yasakları, sansür, gözaltılar ve tutuklamalar
Türkiye'de Aydın,[19] Adana,[20] Bolu,[21] Mardin,[22] Hakkâri,[23] Gaziantep,[24] Kocaeli, Van ve Şanlıurfa valilikleri tarafından harekâtın başlamasının ardından protesto ve gösteri yasağı konuldu.[25] Muş[26] ve Şırnak'ta[27] ise harekâtın başlamasından kısa süre önce gösteri ve eylem yasağı konuldu.
10 Ekim günü Türkiye'de operasyon karşıtı söylemlerde bulunan 78 kişi yasal kovuşturmalara maruz kaldı.[28]
Türkiye'de internet ortamından "terörist propaganda yaptığı" gerekçesiyle 20'den fazla kişi tutukladı.[29][30] Savcılık, Halkların Demokratik Partisi eş başkanları Sezai Temelli ve Pervin Buldan hakkında aynı gerekçeyle soruşturma başlattı.[31]BirGün gazetesinin internet editörü ve çevrimiçi haber portalı Diken'in genel yayın yönetmeni tutuklandı.[28] 11 Ekim günü İçişleri BakanıSüleyman Soylu, sosyal medyadan askerî harekâtı eleştiren 500 kişiyi tespit ettiklerini ve bu kişilerden 121'ini gözaltına aldıklarını söyledi.[32] 16 Ekim'de sosyal medya paylaşımları nedeniyle Ankara ve Mardin'de 18 kişi, Elazığ'da ise 14 kişi gözaltına alındı.[33][34] Aynı gün Kürdistan Komünist Partisi Genel Başkanı Sinan Çiftyürek Barış Pınarı Harekâtı ile ilgili sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı.[35] 17 Ekim'de Adana'da 13 kişi sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alındı.[36]
Nusaybin'de 11 Ekim günü yaşanan patlama sonrası vatandaşlarla röportaj yapan İhlas Haber Ajansı muhabirine tepki gösterildi. İHA Mardin Temsilcisi tepkiler üzerine "YPG’nin yaptığını kabul etmiyorlar" ifadelerini kullanması üzerine tepkiler daha da arttı.[37] Gözaltına alınan dört öğretmen görevden uzaklaştırıldı.[38]
Gazetecileri Koruma Komitesi, Türkiye hükûmetini "medyayı sessizliğe zorlamak için gözaltına almak veya taciz etmek suretiyle, harekâtın kritik raporlarını sansürlemekle" suçladı.[39]
Suriye'deki tepkiler
Suriye hükûmeti - "Suriye'nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygısızlık" olarak niteledi ve "uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler kararlarının utanç verici bir ihlali" olduğunu belirtti.
Suriye Demokratik Güçleri - SDG sözcüsü El Cezire'ye verdiği röportajda "Türkiye'nin bölgeye saldırmak için yaptığı tehditler yeni bir şey değil, yıllardır sürekli olarak yapıyorlar. Suriye Demokratik Güçleri olarak konuyu dikkatle inceliyoruz ve Suriye toprağı üzerindeki her türlü saldırıya şiddetle cevap vermeye hazırız." ifadelerini kullandı.[40]
Ceyş-ul Izza - Ceyş-ul Izza lideri, Türkiye liderliğindeki SDG karşıtı operasyonda yer alacak savaşçıları eleştirerek, bunun yerine Ağustos ayında bir taarruzda Suriye Silahlı Kuvvetleri hakimiyetine geçen alanları yeniden ele geçirmek için İdlib'de kalmaları gerektiğini söyledi.[41]
Halep Melkite Yunan Katolik Kilisesi başrahibi harekâtın şiddet kaynağı olduğunu ifade etti ve "bir ulus için başka bir bölge oluşturulmasına yol açacağını" bildirdi.[42]
Uluslararası tepkiler
Ülkeler
Almanya - Dışişleri Bakanı Heiko Maas, saldırının bölgede daha fazla istikrarsızlığa neden olacağı ve IŞİD'in büyümesine yol açabileceğini belirtti.[1]
Amerika Birleşik Devletleri - Başkan Donald Trump, "ABD bu saldırıyı onaylamıyor ve Türkiye'ye bu operasyonun kötü bir fikir olduğunu açıkça belirtti." ifadelerini kullandı.[43] Trump Türkiye'yi "Daha önce belirttiğimi yinelemem gerekirse, Türkiye benim büyük ve eşsiz bilgeliğimin sınırlarını aşacak bir şey yaparsa, Türkiye ekonomisini -daha önce de yaptığım gibi- tamamen yok edip imha edeceğim" diyerek Türkiye ekonomisini mahvetmekle tehdit etti.[44] Ancak Trump, Kürtlerin "II. Dünya Savaşı'nda kendilerine yardım etmediklerini savunarak Amerikan birliklerini geri çekme kararını savundu.[45] Senatör Lindsey Graham, "Suriye'yi işgal ederse Türkiye'ye karşı iki taraflı yaptırımlar getireceği" konusunda uyardı. Graham ayrıca “Birleşik Devletlere IŞİD Hilafetinin imhasında yardımcı olan Kürt kuvvetlerine saldırırlarsa NATO haklarının askıya alınması çağrısında bulunacağını” söyledi.[46]
Avustralya - Başbakan Scott Morrison, bölgede yaşayan Kürtlerin güvenliğinden endişe duyduğunu ve operasyonun IŞİD'in yeniden canlanmasına yol açabileceğinden korktuğunu belirtti.[1]
Azerbaycan - Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, "Barış Pınarı Harekatı'nın barış ve istikrarın sağlanmasına yardımcı olacağından eminiz." açıklaması yaptı.[47]
Bahreyn - Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeydoğusundaki bölgelere yaptığı askeri saldırıyı şiddetle kınadığını açıkladı.[48]
Birleşik Arap Emirlikleri - Hükûmet, Suriye'deki Türkiye müdahalesini ve saldırısını en güçlü şekilde kınadıklarını belirtti.[48]
Birleşik Krallık - ABD Başkanı Donald Trump ile yapılan bir telefon görüşmesinde, Başbakan Boris Johnson operasyonu bir "işgal" olarak nitelendirdi ve "ciddi endişe" duyduğunu ifade etti.[49]
İskoçya - İskoçya başbakanı Nicola Sturgeon "Şahsım ve İskoçya hükûmeti operasyon konusunda derin kaygılar duyuyoruz ve Türkiye'nin kuzey Suriye'deki tek taraflı eylemlerine çok net ve güçlü bir şekilde karşı olduğumuzu bildiriyoruz." ifadelerini kullandı.[50]
Ermenistan - Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin kuzeydoğu Suriye'deki askeri müdahalesini kınayan, bu harekâtın bölgesel güvenliğin bozulmasına, siviller arasında kayıplara, toplu yer değiştirmeye ve yeni bir insani krize neden olmasına dair bir açıklama yayınladı. Açıklamada "Etnik ve dini azınlıkların durumu özellikle endişe vericidir. Bu askeri istila aynı zamanda yakın bir kimlik temelli mezarlıktır ve insan haklarının büyük ihlalleri tehdidi yaratıyor." ifadeleri yer aldı.[51]
Danimarka - Dışişleri Bakanı Jeppe Kofod, saldırı hakkında "derinden endişe duyduğunu" belirtti ve saldırının siviller için ve IŞİD ile mücadelenin ciddi sonuçları doğurabileceği için Türkiye'nin yanlış bir karar aldığına inandığını" ifade etti.[1]
Kanada - Dışişleri Bakanı Chrystia Freeland, Kanada'nın "Türkiye'nin Suriye'ye yaptığı askeri saldırıyı kesin olarak kınadığını" söyledi.[52]
Çekya - Dışişleri Bakanı Tomáš Petříček, Türkiye'nin düzenlediği operasyona karşı olduğunu söyleyerek sivillerin ve mültecilerin durumunu daha da kötüleştireceğini ifade etti.[53]
Finlandiya - Finlandiya saldırıya yanıt olarak, Türkiye'ye silah ihracını durduracaklarını açıkladı.[54]
Fransa - Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian kuzeydoğusu Suriye'deki tek taraflı Türkiye operasyonunu kınadı ve operasyonun "IŞİD karşıtı koalisyonun güvenliği ve insani çabaları tehlike oluşturması açısından risk olduğunu ve bitirilmesi gerektiğini" bildirdi.[55]
Hindistan - Hindistan tek taraflı askeri hareketi nedeniyle Türkiye'yi eleştirdi.[56]
Hollanda - Dışişleri Bakanı Stef Blok, Türkiye'nin "seçtiği yolu terketmesi" gerektiğini, operasyonun yeni mülteci akışlarını tetikleyebileceğini ve IŞİD ile mücadeleye ve bölgedeki istikrara zarar vereceğini belirtti.[1]
Irak - Cumhurbaşkanı Berhem Salih, "Türkiye'nin Suriye'ye yaptığı askeri saldırıların büyük bir gerilim olduğunu; haksız insani acıya neden olacağını, terörist grupları güçlendireceğini, dünyanın bir felaketi önleme ve Kürtler dahil barış, onur ve güvenlik için bütün Suriyelilerin haklarına siyasi karar vermeyi teşvik etme yönünde birleşmesi gerektiğini belirtti.[57]
Kürdistan Bölgesel Yönetimi - Kürdistan yönetimi duyduğu derin endişeyi dile getirdi ve "IŞİD'e karşı kaydedilen ilerlemeyi zedeleyecek her türlü girişimi önlemek" için Türkiye'ye çağrıda bulundu.[58]
İrlanda - İrlanda "Bu tür bir eylem daha uzun süren istikrarsızlığa yol açabilir ve ciddi insani sonuçlara yol açabilir. Türkiye'yi bu eylemden kaçınmaya zorluyoruz." ifadelerini kullandı.[59]
İran - Dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif, operasyonun Suriye'nin egemenliğini ihlal ettiği şeklinde gördüklerini ve saldırganlığa karşı olduğunu belirtti.[60] Bununla birlikte ABD'nin Suriye'den çekilmesiyle ilgili olarak ABD'nin "Suriye'de alakasız bir işgalci" olduğunu belirtti ve İran'ın Suriye ile Türkiye arasındaki gerginliğe aracılık etmeye hazır olduğunu ifade etti.[61] İran Meclisi sözcüsü Ali Laricani Türkiye'ye yapmayı planladığı seyahatini iptal etti.[62]
İsveç - İsveç, Kürtlerin IŞİD'e karşı çaba gösterdiğini hatırlattı ve Türkiye'nin operasyonunun bölgeye bir tehdit olduğunu ifade derek Türkiye'den gerilimi tırmandırmamasını istedi.[64][65]
İtalya - Başbakan Giuseppe Conte, operasyonun bölgedeki sivilleri ve istikrarı tehlikeye attığını belirtti.[1]
İzlanda - İzlanda, "Türklerin Kürtlere karşı hamlesini" şiddetle kınadı ve Türkiye'yi operasyonu durdurmaya çağırdı.[66]
Macaristan - Macaristan AB üye devletlerinin oy birliğiyle operasyon karşıtı bir uyarı açıklama yayınlama girişimini veto eden ilk ülke oldu.[67][68]
Katar - Katar Savunma Bakanı Halid bin Muhammed el Atiyye, operasyonu desteklediklerini açıkladı.[69]
Kıbrıs Cumhuriyeti - Kıbrıs hükûmeti operasyonu şiddetle kınadı ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirti.[70]
Kuveyt - Kuveyt, operasyonun bölgedeki barışı ve istikrarı olumsuz etkileyeceği konusunda endişe duyduğunu belirtti ve operasyonu sınırlama çağrısında bulundu.[1]
Letonya - Letonya Dışişleri Bakanı Edgars Rinkēvičs, operasyonu 'rahatsız edici' olarak nitelendirdi ve Türkiye'yi siyasi bir çözüm bulmaya çağırarak operasyonu durdurmaya çağırdı.[71]
Lübnan - Lübnan operasyonu kınadı ve Türkiye'yi operasyon konusunda yeniden düşünmeye çağırdı.[72]
Mısır - Mısır, Türkiye'nin saldırısını kınadı. Ayrıca BM Güvenlik Konseyi'nin "Suriye topraklarını işgal etme girişimlerini" durdurması veya "Suriye'nin kuzeyindeki demografisini değiştirmemesi" çağrısında bulundu. Buna ek olarak, Arap Birliği'nin acil toplantı gerçekleştirmesi yönünde çağrıda bulundu.[62]
Norveç - Norveç, Türkiye'yi operasyonu durdurmaya ve uluslararası hukuka saygı göstermeye çağırdı.[73][74] Bununla birlikte Türkiye'ye silah satışını askıya aldı.[75]
Pakistan - Pakistan, Türkiye'nin de kendisi gibi terör kurbanı ülkelerden biri olduğunu ifade ederek Türkiye'nin bölgedeki meşru güvenlik kaygılarını anladığını; ancak Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasını ve en kısa zamanda tüm taraflarla bölge ülkelerinin bir araya gelerek sorunun siyasi yollarla çözülmesini temenni ettiğini dile getirdi.[76]
Rusya - Devlet başkanıVladimir Putin konuyu görüşmek üzere 8 Ekim'de Rusya Güvenlik Konseyi'ni toplantıya çağırdı.[77] Ertesi gün Recep Tayyip Erdoğan ile telefonla görüştü; Putin, Türkiye'deki yetkililerin Suriye krizini çözme çabalarına zarar vermemek için durumu dikkatlice düşünmeye çağırdı.[78] Rusya hükûmeti ayrıca Türkiye'nin kendisini savunma hakkına sahip olduğunu ve bununla birlikte Suriye'de yasa dışı bir varlık olarak tanımladığı yabancı militanları Suriye'yi terk etmeye çağırdı.[79]
Suudi Arabistan - Hükûmet, "operasyonun"bölgenin güvenliği ve istikrarı üzerinde olumsuz yan etkileri "olduğunu söyleyerek Türkiye'nin eylemlerini kınadı.[80] Dışişleri Bakanlığı da saldırgan Suriye'nin birlik, bağımsızlık ve egemenliğinin ihlali olduğunu belirtti.[48]
Ürdün - Türkiye hükûmetine seslenerek saldırganlığı durdurmaya ve tüm sorunları diplomatik olarak çözmeye çağırdı.[81]
Yunanistan - Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, "Türkiye'nin büyük bir hata yaptığını" belirterek, "Türkiye'nin Kürtlere yaptığı tek taraflı askeri saldırıyı" kınadığını açıkladı. Açıklamada ayrıca Türkiye'nin Kuzey Suriye'de göçmenlerin yeniden yerleştirilmesi için güvenli bir bölge oluşturma planlarına değinildi ve "yerel Kürt nüfus pahasına, göçmenlerin yeniden yerleştirilmesinin bazı temel ilkelere uyması gerektiğinden yasadışı olduğunu" belirterek Türkiye'nin yaptığı, insan haklarına aykırı olduğunu ifade etti.[82]
Uluslararası kuruluşlar
Arap Birliği - Genel Sekreter Ahmed Ebu Gayt, operasyon için "Suriye egemenliğinin açık bir ihlali" ifadelerini kullandı. Arap Birliği, Türkiye'nin eylemlerini görüşmek üzere 12 Ekim 2019'da Kahire'de bir araya gelmeyi kararlaştırdı.[1]
Avrupa Birliği - Yüksek Temsilci Federica Mogherini, 9 Ekim 2019'da Avrupa Birliği adına yaptığı açıklamada, "Kuzeydoğu Suriye'deki Türkiye askeri operasyonunun ışığında Avrupa Birliği, Suriye çatışmasına sürdürülebilir bir çözümün askeri olarak sağlanamayacağını yineledi. Avrupa Birliği, Türkiye'yi tek taraflı askeri harekatı durdurmaya çağırıyor." ifadelerini kullandı.[83]
Birleşmiş Milletler - Birleşmiş Milletler, sivillerin korunması konusunu vurguladı. Birleşmiş Milletler'in Suriye Bölgesel İnsani Yardım Koordinatörü Panos Moumtzis, "Şu anda gerçekleşen herhangi bir askeri operasyonun başka bir yerinden etme durumuna neden olabileceğinin hesaba katması gerekiyor" dedi.[84]
NATO - Genel Sekreter Jens Stoltenberg, saldırılara maruz kalan ve milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye'nin "krizin ön saflarında ve meşru güvenlik endişeleri olduğunu" söyledi. Stoltenberg, NATO'nun Türkiye makamları tarafından Kuzey Suriye'de devam eden operasyonlar hakkında bilgilendirildiğini ekledi. Bununla birlikte, "bölgeyi daha fazla istikrarsızlaştıracak, gerilimleri artıracak ve daha fazla insanın acı çekmesine neden olabilecek eylemlerden kaçınmanın önemli olduğunu" belirterek Türkiye'yi "kısıtlı hareket etmeye" çağırdı ve IŞİD'e karşı elde edilen kazanımların tehlikeye atılmaması gerektiğini söyledi.[85]
Sivil toplum kuruluşları
İnsan Hakları İzleme Örgütü direktörü Kenneth Roth, Türkiye ve müttefik gruplarının daha önce yasadışı bir şekilde ölümlere neden olduklarını, keyfi olarak tutuklama gerçekleştirdiklerini ve göç ettirilmiş sivillerin olduğunu belirtti ve adım atılmadığı sürece bu suiistimallerin tekrar gerçekleşme riskiyle karşı karşıya olunduğunu ifade etti.[86]
Uluslararası Kurtarma Komitesi çoğu IŞİD zulmü kaynaklı topluca yerinden etme olaylarından kurtulmuş olan 2 milyon sivilin yaşamından endişe duyduğunu açıkladı. Harekâtın 300.000 kişinin yerinden edebileceğini kendi kuruluşları dahil hayat kurtaran insani yardım hizmetlerini kesintiye uğratabileceğini bildirdi.[87]
Sınır Tanımayan Doktorlar Acil Durum Müdürü Robert Onus yaptığı açıklamada "Bu harekât, Suriye halkının yıllarca süren savaş ve güvencesiz koşullarda yaşadığı travmayı daha da arttırabilir" ifadelerini kullandı.[88]
Daha önce IŞİD ile savaşmış ve IŞİD tutsaklarını barındıran SDG'nin Türkiye ve desteklediği grupların saldırısına karşı savunma yapmak zorunda bırakılması, SDG'nin bu bölgede kontrolü kaybetmesine neden olarak IŞİD'in bölgede yeniden kontrolü sağlayabileceğine dair endişelere neden oldu.[90][91] ABD Başkanı Donald Trump, ABD kuvvetlerinin Kuzeydoğu Suriye'den çekilmesi konusundaki bir soruya, IŞİD tehdidini reddederek ve savaşçıların "Avrupa'ya kaçacaklarını" söyleyerek cevap verdi.[92][93] Uluslararası alanda pek çok ülke yaptığı açıklamalarda harekâtın "IŞİD ile mücadeleyi" sekteye uğratacağı ifade edildi. Pentagon ise TSK'nın kasıtlı bir şekilde Kobani'deki ABD kuvvetlerini ağır bombardımana tutmasını gerekçe göstererek endişelerini belirtti.[94]
TSK'ya bağlı uçakların 13 Ekim 2019'da bombalanmasının ardından sonra Ayn İsa bir göç kampından 750 civarında IŞİD üyesi firar etti.[95] SDG kontrolündeki kamplarda tutulan IŞİD ile ilişkili kadınları serbest bırakma hedefiyle Ocak 2019'da kurulan "Kadın Mahkûmları Özgürleştir" isimli grup, Ayn İsa'daki kadın mahkûmların serbest kalmasında rol oynadığını açıkladı.[not 1]İdlib'te bulunan silahlı örgüt Din Teşkilatı Muhafızları, IŞİD mahkûmlarının serbest kalmasını destekledikleri sürece herhangi bir gruba veya partiye destek vereceklerini duyurdu.[96]
Yaptırımlar
13 Ekim günü ABD Başkanı Donald Trump, sınır ötesi saldırılarına karşı Türkiye'ye "güçlü" ekonomik yaptırımlar uygulamak için muhalefetteki Demokrat Partililer de dahil olmak üzere kongre liderleriyle çalıştığını söyledi.[97] Donald Trump, ertesi gün, Türkiye'ye büyük yaptırımların geleceğini açıkladı.[98] 15 Ekim günü Trump Türkiye'ye yönelik "istikrarsızlaştırıcı eylemlere katkıda bulunan kişilere" yönelik olduğu bildirilen yaptırımları açıkladı. Bu kapsamda; üç isim olarak Savunma Bakanı Hulusi Akar, Enerji Bakanı Fatih Dönmez ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kurum olarak da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Milli Savunma Bakanlığı yaptırım listesine alındı. Trump ayrıca yayımlayacağı Başkanlık Kararnamesi'nin ABD'nin "ciddi insan hakları ihlallerinde bulunan, ateşkesin uygulanmasına engel olan, yerinden edilmiş kişilerin evlerine dönmesini engelleyen, mültecileri zorla geri gönderen veya Suriye'de barış, güvenlik veya istikrara tehdit oluşturan" kişilere yönelik ek ve güçlü yaptırımlar uygulamasını da mümkün kılacağını belirtti ve Türkiye hükûmetine operasyonun durdurması gerektiğini yönelik çağrıda bulundu.[99][100]
Almanya, Çekya, Finlandiye, Fransa, Hollanda, İtalya, İspanya ve Norveç hükûmetleri Türkiye'ye silah satışını askıya alan kararlara imza attı.[101]
14 Ekim günü Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları Türkiye'ye uygulanabilecek yaptırımları görüşmek üzere toplanarak Lüksemburg'da toplandı.[102]
^[1] 30 Nisan 2021 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. by NATO Secretary General Jens Stoltenberg at the joint press point with the President of the Council of Ministers of Italy, Giuseppe Conte