Daniel Raymond (1786-1849), Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk önemli politik iktisatçıdır. Thoughts on Political Economy (1820)[1] ve The Elements of Political Economy (1823)[2][3] adlı eserleri yazmıştır.
Ekonomik teorisi
"Zenginliği emeğin yarattığı" teorisini ortaya atmıştır ki bu, Avrupa'daki Adam Smith'in düşüncelerine dayanan bir gelişme olabilir. İngiltere ekonomisinin aslında tüm ulusun ekonomisi değil, o toplumun yüksek rütbeli üyelerinin ekonomisi olduğunu düşünüyordu. Zenginliğin, Adam Smith'in düşündüğü gibi değişim değerlerinin bir toplamı değil, emek yoluyla yaşamın gerekliliklerini ve kolaylıklarını elde etme kapasitesi ya da fırsatı olduğunu savunmuştur.
Bebek sanayi argümanını sistematik hale getirdi.[4]
Siyaset teorisi
1845 yılında, hükûmet, egemen devlet, konfederasyon ve anayasanın temel tanımlarını içeren 'Anayasa Hukukunun Unsurları' başlıklı bir kitap yazdı. Bu kavramlar evrim geçirmiş olsa da, ana hatlarını çizdiği temel teorilerin çoğu modern siyasi analizde hala geçerliliğini korumaktadır.[5]
Yazıları Amerika Birleşik Devletleri'ndeki siyasi gelişmeleri etkiledi.[6]
Elements on Political Economy adlı eserinde kendisini bir korumacı olarak tanıtır. Kitap II, Bölüm IX, "Koruma Görevleri"nde korumacılığın ulusal çıkarlarla uyumlu olduğunu ve hükûmetin ulusal çıkarları bireysel çıkarların önüne koyması gerektiğini söyler. Raymond'a göre ulusal çıkarlar hiçbir zaman bireysel çıkarlarla uyum içinde değildir. Raymond'a göre koruyucu tarife ulusal çıkarları temsil eder ve koruyucu tarifelerin avantajı bir ulusun kaldıracı ve ulusun iç ticaretinde ve endüstrisinde yabancılara karşı özel muameledir.
Onun politikasına Adam Smith karşı çıkmıştır. Raymond ulusal çıkarların muazzam olduğuna ve bireysel çıkarlardan üstün olduğuna inanıyordu. Raymond'a göre bireysel çıkarlar yerine ulusal çıkarları savunmak askeri strateji gibiydi. İlkesel bakış açısının ordunun tek ve generalin de komutan olduğu yönünde olduğunu belirtmiştir. Ast birliklerin iktidar ayrıcalıklarına ya da askerî birliğin genel refahına doğrudan karşı çıkan kaygılara veya arayışlara sahip olmasına izin verilmez.
Raymond daha sonra politik ekonomide hiçbir özel çıkar ya da hakkın ülkenin genel çıkarı üzerinde otorite sahibi olamayacağı ilkesini aktarır ve eğer bir politik ekonomi bu ilkeyi kabul etmezse sonsuza kadar kasvetli bir durumda kalacaktır.
Raymond ayrıca kendi hükûmet felsefesini de açıklamıştır. Ona göre kamu yararı her türlü vatandaş, mülkiyet ve bireysel hakların üzerindedir. Hükûmet özel arazilere el koyabilir ve sadece kamu yararı adına vergi koyabilir ve toplayabilir. Hükûmet, dahili iyileştirmeler veya altyapı için kullanmak üzere araziyi elinden alma hakkına sahiptir. Buna ek olarak, hükûmet, mülkiyet veya ticaret için genel yarara fayda sağlayacak düzenlemeler yapma ayrıcalığına ve mutlak hakkına sahiptir. Raymond korumacılığın laissez faire'e şiddetle karşı olduğunu belirtmektedir.
Kitap II, Bölüm VIII, "Tekeller ve Sömürge Sistemleri"nde Raymond şöyle yazmıştır: "Yabancı ulusları iç ticaretimize katılmaktan alıkoymanın hiçbir zorluğu ya da adaletsizliği yoktur, ancak kendi vatandaşlarımızın herhangi bir bölümünü bu ticarete katılmaktan alıkoymak hem çok büyük bir zorluk hem de adaletsizlik olacaktır."
Üretken olmayan emek üzerine
Kitap I, Bölüm XVII'de Raymond, laissez-faire savunucularının medeniyet için değerli olmadığını düşündüğü emeği ele almıştır. Korumacılar neyin faydalı neyin zararlı olduğunu bilirler. Raymond, yıkıcı bir uğraşın uygarlığa zarar verdiğini ve bir uğraşın yaşamın gereklilikleri ve kolaylıklarının standartlarını yükseltme ya da toplumun neşe ve mutluluğunu teşvik etme yeteneği yoksa topluma yardımcı olamayacağını belirtmiştir.
Ayrıca, şairlerin, ressamların ve müzisyenlerin masum zevkler üretmeyi bıraktıklarında, rahatsız edici ve verimsiz hale geldiklerini söylemiştir. Bununla birlikte, topluma asla uygun olmayan bir mesleğin en iyi örneğinin spekülatör ve borsacı (borsa simsarı) olduğunu düşünmüştür: "Bu mesleklerde çalışanların amacı, yaşamın gerekliliklerinden ve konforundan herhangi birini üretmek değildir. Farklı kişiler bu mesleklerin ahlaki karakteri hakkında farklı görüşlere sahip olabilir, ancak herkes bunların yararsız ve toplum için verimsiz olduğu konusunda hemfikir olmalıdır."
Daha sonra, insanın ve hükûmetin görevlerini belirterek bölümü bitirmiştir: her insan uygarlığın uzun ömürlü olması için çaba göstermelidir ve hiç kimse zamanını çirkin bir şekilde kullanarak ya da uygun olmayan işlerle uğraşarak akılsız bir varlık olma hakkına sahip değildir.
Ona göre hükûmet, grotesk ve insanlık için bir felaket olan tüm uğraşları bastırmak ve mümkün olduğunca kolaylaştırmamak için bir zorunluluk ve en önemli kaygıdır.[7]
Kaynakça
Dış Bağlantılar