Halk edebiyatının "tasavvufi halk edebiyatı" ya da "tekke edebiyatı" denilen türü 12. yüzyılda Ahmed Yesevi ile başladı. Ama Anadolu’nun bu alandaki ilk ve en büyük şairi Yunus Emre’dir. Anadolu’da 19'uncu yüzyıla değin çeşitli tarikatlarla gelişen bu edebiyat geleneğinin sürmesinde en önemli rolü Alevi-Bektaşi ve Melami-Hamzavi şairler oynadı.
Tekke edebiyatı şairleri, yalın bir dille, hece ölçüsüyle ya da aruzun heceye yakın yalın kalıplarıyla şiirler yazdılar. Tekke şiirinin genel adı, özel bestelerle okunan ve tarikatlara göre değişik isimlerle anılan ilahilerdi. Nazım birimi dörtlüktür. Ama gazel biçimde yazılmış ilahiler de vardır. Bu edebiyatın düzyazı biçimini ise evliya menkıbeleri, efsaneler, masallar, fıkralar ve tarikat büyüklerinin yaşamlarını konu alan yapıtlar oluşturur. Genelde 8'li hece ölçüsü ile 4+4 kalıbıyla yazılır. Telmih, tenasüp, tezat, mübalağa, gibi sanatlar sıkça kullanılır. Masiva yani Allah dışındakileri önemsememe söz konusudur. İlahilerin mevlitler de bir ezgi ile söylenmesinin sebebi; hece ölçüsü, kafiye şeması ve ahenk unsurlarıdır.[1]
Örnek:
Cennet cennet dedikleri
Bir köşk ile birkaç huri
İsteyene ver sen anı
Bana seni gerek, seni
- Yunus Emre
Kaynakça