Halkevleri veya Halkevleri Derneği, Türkiye genelinde barınma, sağlık, eğitim, çevre, kadın ve engelli haklarının savunulması ve genişletilmesi için faaliyet gösteren ve "Kamu Yararına Çalışan Dernek"[1][2] statüsünde olan bir sivil toplum kuruluşudur.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ülkedeki sorunları yerinde gözlemlemek üzere çıktığı yurt gezisi Halkevlerinin temellerini oluşturmuştur. Çekoslovakya, Macaristan, Rusya ve İtalya gibi ülkelerde başarılı örnekleri bulunan halk eğitimi kurumları incelenmiş, Türkiye’nin ihtiyaçlarına ve yapısına uygun olarak Halkevlerinin kurulmasına karar verilmiştir. Benzer bir amaçla kurulan Türk Ocakları 10 Nisan 1931’de toplanan olağanüstü kongre ile CHP’ye katılma kararı almış, 1931’de yapılan CHP’nin üçüncü büyük kongresinde Halkevlerinin açılması kararlaştırılmıştır.[3] Cumhuriyet döneminde ülkenin sosyal ve kültürel kalkınmasında, Cumhuriyet'in getirdiği değerlerin geniş halk kitlelerine ulaşması için 19 Şubat 1932 günü başta Ankara olmak üzere 14 il merkezinde Halkevleri açılmış, zaman içerisinde bu sayı büyük bir artış göstermiştir. 14 Mayıs 1950 tarihinde gerçekleşen seçim ertesinde, iktidara gelen Demokrat Partinin girişimi ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde 8 Ağustos 1951[4] tarihinde kabul edilen ve 11 Ağustos 1951 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5830 sayılı kanun ile Türkiye genelindeki bütün Halkevleri kapatılarak malları hazineye devredilmiştir.
27 Mayıs 1960'ta gerçekleşen askerî darbe sonrasında Halkevleri 21 Nisan 1963 tarihinde bir dernek statüsünde, bağımsız bir demokratik kitle örgütü olarak tekrar kurulmuştur. Bu dönemde bini aşan sayısı ile Halkevleri toplumsal muhalefetin önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Ancak, 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleşen askerî darbe ile Halkevleri yeniden kapatılmış, bir kez daha bütün varlıklarına el konulmuştur. Yedi yıllık yargılanma sürecinin ardından, Halkevleri ve üyeleri beraat etmiş, 1987 yılında toplam 24 şubede tekrar faaliyete geçmiştir.
16 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirilen Halkevleri 22. Olağan Genel Kurulunda Avukat Oya Ersoy Genel Başkanlığa seçilmiş ve 2018 yılına kadar bu görevi üstlenmiştir.[5] 28 Ocak 2018 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul'da Oya Ersoy aday olmamıştır. Yeni dönemde Eş Başkanlıklara Dilşat Aktaş ve Nuri Günay, Genel Sekreterliğe Özge Ozan seçilmiştir.[6]
Halkevleri 2015 seçimlerinde, barajı geçip AKP'yi geriletmesi için, HDP'ye gereken desteği vereceğini ilan etmiştir.[7] 24 Haziran 2018'de yapılan genel seçimlerde ise Halkevleri eski Genel Başkanı Oya Ersoy, HDP'den İstanbul milletvekili adayı olarak milletvekili seçilmiştir.
13 Eylül 2020'de Ankara'da delege toplantısı yapılıp yeni Genel Başkan olarak Nebiye Merttürk seçilmiştir.[8]
Genel Merkezi Ankara'dadır ve Türkiye'nin 25 şehrinde toplamda 73 Halkevi ve 1 Halkodası bulunmaktadır.
Tarihçe
Halkevleri, Cumhuriyet ideolojisinin ve özellikle 1930'lu yıllardaki ekonomik ve toplumsal koşulların bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. İkinci Meşrutiyet döneminde uygulanan Türk Ocakları modelinin deneyimi ve birikiminin bu yeni yapılanmada önemli bir payı bulunmaktadır. Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte Türk Ocaklarının Cumhuriyet Halk Partisi ile bütünleşmesi durumu ortaya çıkmışsa da Ocakların devrimlere ilgisiz kaldığı öne sürülerek bu yapılar kapatılmıştır. Halkevleri, Türk Ocaklarının kapatılmasından yaklaşık 10 ay sonra kurulmuştur.
1932-1951 Dönemi
1931 yılında gerçekleştirilen Cumhuriyet Halk Partisi üçüncü kurultayında altı okun tüzüğe alınması ve partinin siyasal ana niteliklerinin belirlenmesinin ardından, Halkevleri, partinin halkçılık ilkesinin uygulanması ve halkla bütünleşmenin kuruluşları olarak tasarlandı. Dr. Reşit Galip Halkevlerini kurma görevini üstlendi ve 1932 yılı başında Halkevlerinin kuruluşuyla ilgili hazırlıklar tamamlandı. 19 Şubat 1932 günü başta Ankara olmak üzere 14 il merkezinde Halkevleri açıldı.
Bu dönemde Halkevleri, bir siyasal kurum olarak düşünülmemekle beraber, Cumhuriyet Halk Partisi genel merkezine bitişik bir kurum olarak tasarlanmıştır. Parti, Halkevlerinin kuruluşunu ve amacını şu sözlerle açıklamıştır:
Cumhuriyet Halk Partisinin Halkevleri ile takip ettiği gaye, milleti şuurlu, birbirini anlayan, birbirini seven, ideale bağlı bir halk kütlesi halinde teşkilatlandırmaktır.
Halkevlerinin temel amacı Cumhuriyet'in getirdiği değerlerin laik ve çağdaş bir toplum kurulması ve örgütlenmesi için halka anlatılması ve benimsetilmesi olarak görülmüştür. Açılışını takiben, yüzbinlerce kişi Halkevleri okuyucusu olmuş ve oradaki toplantılara katılmıştır. 1950 yılına gelindiğinde, Türkiye genelinde 478 tane Halkevi, 4322 tane Halkodası bulunmaktaydı. Demokrat Partinin iktidara gelmesi ve 14 Mayıs 1950 tarihinde gerçekleşen seçim ertesinde, TBMM'de 8 Ağustos 1951 tarihinde kabul edilen ve 11 Ağustos 1951 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 5830 sayılı kanun ile Türkiye genelindeki bütün Halkevleri kapatılarak malları hazineye devredilmiştir.
1963-1980 Dönemi
27 Mayıs 1960'ta gerçekleşen askerî darbe sonrasında Halkevleri, Türk Kültür Derneği adıyla, bir dernek statüsünde faaliyete geçirilmiş, derneğin adı 21 Nisan 1963'teki Olağanüstü Tüzük Kurultayı'nda Halkevlerine dönüştürülmüştür.[10]
Bu dönemde Halkevleri, devlet desteği olmaksızın aydınlar ve emekçiler tarafından bağımsız demokratik bir kitle örgütü olarak Türkiye'nin genelinde yeniden kurulmuştur. 1960'lı yılların sonundan itibaren gelişmeye başlayan işçi ve öğrenci hareketleri ile birlikte, Halkevleri toplumsal muhalefetin örgütlendiği, halkla bütünleşilen önemli merkezler haline gelmiştir. Kent merkezlerinden, mahallelere taşınan Halkevi şubeleri emekçi halkın özgücünden beslenen ve toplumun derinliklerine kök salan merkezlere dönüşmüştür. Bütün döneme damgasını vuran bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük mücadelesinde, Halkevleri devrimci hareketlerin, emekçi yığınların ve halk kitlelerinin ortak bir zeminde hareket etmesini sağlayan bir kuruluş olmuştur. Özellikle 1970'lerin ortasından itibaren, Türkiye solu tarihinin en kitlesel örgütü olmayı başaran Devrimci Yol, Halkevleri şubelerinde çalışmalar yürütmüştür.
1977 yılındaki kurultaya giderken Halkevlerinin şube sayısı %113 artarak 529'a ulaşmıştır. Halkevleri, 1963-1980 arası sayıları bini bulan Halkevi şubesi ve 333 Halkodasına sahipti.
Halkevlerinin, bu ikinci dönemi 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen askeri darbeyle son bulmuş, yurt düzeyinde Halkevleri kapatılmış ve Genel Başkanı Ahmet Yıldız tutuklanmıştır. Halkevleri ve üyeleri hakkında çeşitli davalar açılmıştır.
1987'den Günümüze
Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 2 numaralı Askeri Mahkemesinde görülen Halkevleri davası sonucunda mahkeme, 11 Nisan 1984 tarihinde tüm sanıkların beraatine karar vermiştir. Askerî Yargıtay ise, mahkemenin vermiş olduğu 1984/480 esas, 1984/445 numaralı kararın 17 Ekim 1984 tarihinde onaylamıştır. Bunun üzerine Halkevleri Yönetim Kurulu, Ankara Sulh Hukuk Yargıçlığına başvurarak, Halkevlerinin yeniden açılmasını talep etmiş ve bu talep 23 Haziran 1987 tarihinde kabul edilmiştir. 31 Ekim 1988 tarihinde Ankara'da toplanan 10. Kurultay ile Halkevlerinin üçüncü dönemi, ikincisinin bir devamı olarak başlamıştır.
Halkevleri 1987 yılında İstanbul'da 18, Ankara'da 6 şube olmak üzere toplam 24 şube ile çalışmalarına başlamış ve 1987-1990 dönemi Halkevleri için 12 Eylül darbesinin izlerini silme, hazineye devredilerek alıkonan malvarlıklarının geri alma mücadelesi ile geçmiştir. Fakat bu tam anlamıyla başarılı olamamıştır.
1990'larda Halkevleri, ülkenin içinde bulunduğu yükselen kirli savaş ortamında ve kontrgerilla gerçeğinin ortaya gerilmesi sürecinde kendisini demokrasi cephesinin bir bileşeni olarak konumlandırmıştır. Bu dönemde, ilk olarak Turgut Özal hükûmetleri, sonrasın da koalisyon hükûmetleri döneminde uygulanan neoliberal dönüşüme karşı “Parasız Eğitim, Parasız Sağlık” kampanyalarını başlatarak, “halkın hak mücadelesinin yükseltilmesi” ve dayanışma ilişkilerinin geliştirilmesi için çalışmalar yürütmüştür. Halkevleri, bu dönemde kendisi “Halkın Muhalefet Evleri” olarak tanımlamış, “neoliberalizm tarafından gasp edilen ve piyasalaştırılan halkın temel haklarını savunmaya ve genişletmeye yönelik” siyasi faaliyetler yürütmüştür.
Halkevleri, 2000'lerin ortasında itibaren Halkın Hakları Mücadelesi olarak adlandırılan mücadele çizgisini eğitim, sağlık, barınma, ulaşım, doğanın gasp edilmesine karşı ve bu hakların kamusal bir biçimde sağlanmasını talep etmek için geliştirmiştir. Bu dönemde, ulaşım zamlarına ve ulaşım hakkı gasplarına, Doğu Karadeniz'de ve Türkiye'nin diğer bölgelerinde kurulan HES'lere ve doğanın rant için talanına, yoksul mahallerde yaşanan barınma sorunlarına ve barınma hakkı ihlallerine, kadın cinayetlerine, hükûmetin kadın politikalarına ve giderek artan iş güvenliği sorunlarına ve işçi cinayetlerine karşı mücadele etmiştir.
Halkevleri'nin 2006 ve sonrasındaki önemli faaliyetlerinden birisi İşçi Filmleri Festivali olmuştur. Her yıl Mayıs ayı başında başlayan festival, başta sendika.org ve Sine-Sen olmak üzere değişik kurumlarla birlikte organize edilmekte, yıl içinde değişik illerde ve farklı kurumların katılımıyla gerçekleştirilmektedir.
Günümüzde katılıma açık demokratik iç işleyişiyle, yerellerde yaygınlaşmaya açık örgütlenme yapısıyla, alternatif bir yaşam, eğitim ve kültür kurabilmesine olanak veren çalışma tarzıyla, Halkevleri bu sorunların çözümü için Türkiye'nin 25 şehrinde 73 Halkevi ve 1 Halkodası ile faaliyet göstermektedir.
Faaliyetleri
Sağlık Hakkı Mücadelesi
Halkevleri, sağlığın özelleştirilmesine karşı herkese eşit, parasız ve nitelikli kamusal sağlık hizmeti sağlanmasını savunmaktadır ve bunun için mücadele etmektedir. Bu amaç ile, sağlık meslek örgütleri ve sağlık çalışanları ile birlikte mahallelerde eğitim ve bilgilendirme toplantıları sürdürmektedir. Sağlık emekçilerinin güvenceli çalışma hakkı ve halkın sağlık hakkı mücadelesinin ortak bir mücadele olduğun düşüncesiyle çeşitli organlar oluşturmuştur. 11 Mart 2012 tarihinde, Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde sağlık hakkı mücadelesi verenler, Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisini kurmuşlardır.[11]
Ulaşım Hakkı Mücadelesi
Ulaşımın tamamen parasız hale getirilmesi, herkesin işe ve okula gidiş saatlerinde ulaşım hizmetlerinden parasız yararlanması ve nitelikli toplu ulaşım hizmetinin verilmesi, Halkevlerinin temel hedefleri arasındadır. Ulaşım hakkı mücadelesinde, çeşitli illerde Halkevleri üyeleri ulaşım zamlarını protesto etmek için turnikelerden atlama, para ödemeden otobüslere binme gibi çeşitli fiili eylemler gerçekleştirmişlerdir.[12]
Barınma Hakkı Mücadelesi
Kentsel rant hedefli, TOKİ gibi kurumsal saldırı biçimleriyle ilerletilen kentsel dönüşüm süreçlerine, emekçilerin evlerinin başlarına yıkılmasına, kentin dışlarına sürülmelerine, kentlerdeki kamusal, kültürel alanların tasfiye edilmesine karşı Halkevleri halkın insanca, sağlıklı bir yaşam sürebileceği kentler ve barınma hakkını savunmaktadır. Neoliberal belediyecilik anlayışı ile mücadele etmek üzere, Halkevleri Barınma Hakkı Büroları kurmuş, rant için yapılan kentsel dönüşüm projelerine karşı mücadele çizgisi geliştirmiştir.[13]
Kadın Mücadelesi
Halkevleri, eşitsizliğe, gericiliğe ve ikinci cins sayılmaya karşı kadınların eşitliği ve özgürlüğünü savunmaktadır. Erkek egemen düzene, şiddete ve kadın cinayetlerine karşı mücadele etmekte ve kadınların sosyal güvence, sığınma evi, kreş, çalışma hakkı, eğitim ve sağlık hakları için faaliyet göstermektedir. Halkevleri üyerleri, Türkiye'de giderek artan kadın cinayetlerine, taciz olaylarına karşı eylemler gerçekleştirmekte, çeşitli kadın örgütleri ile birlikte bu konuda çalışmalar yürütmektedir.[14]
Çevre ve Su Hakkı Mücadelesi
Halkevleri, doğal varlıkların; su, hava, toprak, ormanlar, havzalar, meralar ve biyo çeşitliliğin metalaştırılmasına ve yok edilmesine; HES'ler, termik santraller, siyanürlü madencilik, endüstriyel atık ve kirlilik sonucunda halkın yaşamının sürdürülemez hale getirilmesine; kentleri doğasızlaştıran ve doğayı tahrip eden kent politikalarına, yaşamı tehdit eden nükleer santral projelerine, çevresel hizmetlerin özelleştirilmesine ve doğanın üzerindeki tüm korumaları kaldıran saldırılara karşı mücadele ettiğini belirtmektedir. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde bu doğrultuda Halkevleri çeşitli eylemler düzenlemektedir.[15]
Eğitim Hakkı Mücadelesi
Eğitimin ticarileştirilmesi ve gericileştirilmesine karşı halkın eğitim ve bilime ulaşabilmesi için çeşitli çalışmalar Halkevleri tarafından yürütülmektedir.[16] Okuma-yazma çalışmaları, çocuklara ve gençlere yönelik eğitime destek çalışmaları, herkesin yeteneklerini geliştirme hakkının bir parçası olarak oluşturulan sanat atölyeleri, kütüphaneleri, eğitim-bilim gezileri çeşitli gündemlerle akademisyen ve uzmanların katılımı ile yapılan halk eğitim toplantıları ile Halkevleri, ezberci ve baskıcı olmayan bir eğitimi yoksul mahallelerde uygular. Bu doğrultuda Türkiye'nin birçok ilinde yaz aylarında Öğrenci Kolektifleri ile birlikte “Okumuş İnsan Halkının Yanındadır” kampanyasını düzenlemektedir ve yoksul mahallelerde Halkevleri Yaz Okullarını açmaktadır. Sınavsız, yarışsız eğitim isterler.[17]
Güvenceli Çalışma Hakkı Mücadelesi
Halkevleri, tüm güvencesiz çalıştırılma biçimlerinin yasaklanması için faaliyetler yürütmekte, çalışanlar ve emekçi halkın insanca yaşama hakkını savunmaktadır. Çalışanların ve işçilerin güvenceli, sendikalı ve insanca yaşanabilir bir ücretle iş hakkına sahip olması için mücadele etmektedir. Bu amaçla, 4 Şubat 2010 tarihinde başlayan ve 1980 askerî darbesinde sonra gerçekleştirilen en büyük işçi eylemi olan TEKEL işçi eylemine Halkevleri üyeleri büyük bir destek vermiştir.[18] 13 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleşen ve 301 işçinin yaşamını yitirmesine sebep olan Soma Faciası'nın ardından, Manisa'nın Soma ilçesinde Halkevleri tarafından Soma Madenci Evi açılmıştır.[19]
Halkevleri Şubeleri
Türkiye genelinde toplamda 73 tane Halkevi ve 1 adet Halkodası bulunmaktadır. Bu şubelerin listesi şu şekildedir: