Share to: share facebook share twitter share wa share telegram print page

Mürebbiye

Rebecca Solomon'un 1851 tarihli The Governess (Mürebbiye) adlı tablosu.

Mürebbiye, bir çocuğun eğitim ve bakımıyla görevlendirilmiş kadın. Bir dadının aksine çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak yerine çocukları eğitmeye odaklanmaktadır. Görev alanı bebeklerden çok okul çağındaki çocuklardır.[1] Mürebbiyeler genellikle öğrencilerinin konaklarında kalır ve ailenin bir ferdi olarak kabul edilir.

Mürebbiyelik, I. Dünya Savaşı'ndan önce özellikle de yakında uygun bir okulun bulunmadığı kırsal bölgelerdeki Avrupalı ailelerde yaygın olarak görülmekteydi. Aileler çocuklarını uzun bir süre yatılı okula göndermek yerine mürebbiyelerle çocuklarına evde eğitim vermeyi tercih ederdiler. Mürebbiyeler genellikle kızlardan ve genç erkeklerden sorumluydu. Bir erkek çocuk yeterince büyüdüğünde özel öğretmen ya da okula ile devam etmek için mürebbiyeden eğitim almayı bırakırdı.

Günümüzde Suud kraliyet ailesi gibi büyük ve zengin aileler veya kraliyet aileleri[2] ile Avustralya'nın taşraları gibi ücra bölgeler[3] dışında mürebbiyelik pek yaygın değildir. Dünya çapında aileler arasında mürebbiye ve özel öğretmen istihdamı için yeni bir canlanma yaşanmaktadır. Bunun sebepleri arasında, kişisel güvenlik, özel eğitimin faydaları ve birden çok yerde seyahat veya yaşama esnekliği sayılabilir.[4]

Rolü

Marian Hubbard "Daisy" Bell ve Elsie May Bell, mürebbiyeyle birlikte. (Gilbert H. Grosvenor Alexander Graham Bell Ailesi Fotoğrafları Koleksiyonu, Kongre Kütüphanesi).

Geleneksel olarak mürebbiyeler küçük çocuklara okuma, yazma ve aritmetik öğretmişlerdir.[5] Ayrıca orta sınıf kadınların genç bayanlardan beklediği "başarıları" (Fransızca veya başka dil bilmek, piyano veya başka bir müzik aleti çalmak, resim çizmek veya şiir yazmak gibi) da öğretirdi.

Birleşik Krallık

Mürebbiyeler, Viktorya döneminde evde kendine has bir konuma sahipti, ne bir hizmetçi ne de ev sahibi ailenin üyesiydi. Üst tabaka arazi sahipleri ile aristokrat evlerinde çalışırdı. Kendisi orta sınıf bir aile geçmişi ve eğitime sahipti. Bu sosyal sınırlamanın bir işareti olarak sık sık kendi başına, ailenin ve hizmetlilerin geri kalanından ayrı olarak yemeğini yerdi. Mürebbiye tanım olarak başkasının evinde oturan ve onların kurallarına tabi olan evlenmemiş bir kadın anlamına geliyordu.

Türkiye

Mürebbiyeliğin Türkiye'de ortaya çıkışı Tanzimat'tan sonra olmuştur ve bu dönemde eğitim için yeni ve yabancı okullara ilgi artarken özel eğitim ve özel ders de giderek yaygınlık kazanmaya başlamıştır.[6] Konakta kalan ve ailenin bir mensubu haline gelen özel hocalar, çoğunlukla Fransız olan mürebbiyelerdir. Bu kişiler, çocukları küçük yaştan itibaren başta yabancı dil olmak üzere musikî, el sanatları ve Batılı terbiye gibi hususlarda yetiştirmeye çalışmışlardır.

Kaynakça

Kembali kehalaman sebelumnya