Restorasyonun ilk amacı ülkede 50 yıldır devam eden siyasi istikrarsızlığı yok etmekti. Çünkü bu durumun sonucunda meydana gelen iç savaşlar ülkeye büyük zarar vermişti. Restorasyon hükûmeti bunun için turismo pratiğini uygulanmıştır. Bu pratiği uygulama amacıyla hükûmetin kontrolü düzenli bir biçimde muhafazakârlar ile liberaller ile değiştiriliyordu. Bunun için seçimlere hile karıştırılıyordu. Bununla birlikte diğer tüm partiler sistem dışında bırakıldı. Bu yüzden cumhuriyetçiler, sosyalistler, anarşistler, Carlistler, Bask ve Katalan milliyetçileri bu sisteme karşıydı. Ancak bu pratik başarıya ulaştı ve bir süre ülke istikrara kavuştu.
1874-1898 dönemi
Martinez Campos, Birinci İspanya Cumhuriyeti'ni yıktıktan sonra kurulan bu devlete XII. Alfonso geçirildi. Bundan sonra, 1876 Anayasası yazılmıştır. Bu anayasa ile İspanya anayasal monarşi sistemiyle yönetilecekti. Bu amaçla bir iki meclisli yasama oluşturuldu. Bunlar Cortes Generales ve Senatodan oluşuyordu. Bunların yanında bir de Temsilciler Kongresi adında alt meclis oluşturuldu.
Siyasal meselelerden dolayı ekonomik olarak diğer Avrupa ülkelerinin gerisinde düşmüş olan İspanya, siyasal istikrara kavuşması ile ekonomisi yükselişe geçmişti. Bu yıllarda ülkenin modernizasyonu büyük ölçüde gerçekleşti. Böylece sendikalar oluşmaya başladı.
1898-1923
1898 yılında, İspanya son büyük denizaşırı kolonileri olan Küba, Guam, Porto Riko ve Filipinler'i İspanya-Amerika Savaşı ile kaybetti. Bu açıkları kapatabilmek için XIII. AlfonsoFas'ta talepleri oldu. Bu amaçla Melilla Savaşı başlatıldı. Ancak savaşa karşı olan ezilen sınıflar anarşistler, komünistler ve cumhuriyetçiler öncülüğünde başta Barselona olmak üzere birçok yerde genel grev ilan edildi. Ancak grevler başarısız oldu. Bunun başka bir sonucu olarak Fas'taki savaş devam etmiş ve İspanyol zaferi ile sonuçlanmıştır. Bundan 11 sene sonra yapılan savaşta Rif kabileleri İspanyolları çok ağır kayıp verdirterek geri çekilmesini sağlamıştır.
Primo de Rivera diktatörlüğü (1923-1930)
Anarşistlerin ve sosyalistlerin öncülüğünde sertleşen sınıfsal mücadele ile Bask ve Katalan bölgesinde yükselen milliyetçi hareketlerden dolayı askerlerin arasında büyük çalkantıya sebep oldu. 13 Eylül 1923 yılında Miguel Primo de Rivera, İspanya'da meydana gelen olayların sorumlusu olarak parlamenter sistemi suçlayan bir manifesto yayımlamak bir darbe düzenledi. Alfonso'nun desteklediği darbe ile Primo de Rivera diktatör oldu. 1876 yılında ilan edilen anayasa askıya alındı. Rivera'nın kurduğu İspanyol Yurtseverler Birliği'nin dışındaki bütün partiler kapatılarak tek yasal parti hâline geldi. Ancak başarısız yönetim sonucunda Primo de Rivera istifa etmek zorunda kaldı.
Son yıl (1930-1931)
XIII. Alfonso, boşalan başbakanlık koltuğuna Dámaso Berenguer getirildi. Berenguer'de kralcı politikalar uygulayınca istifa etmek zorunda kaldı. Berenguer'in ardından Juan Bautista Aznar başbakan oldu. Aznar, demokrat ve cumhuriyetçilerin isteğini karşılamak için 12 Nisan 1931 tarihinde yerel seçimler için çağrıda bulundu. Ancak cumhuriyetçi ve sosyalist partilerin öncülüğünde halk büyük şehirlerde bazı önemli zaferler kazandı. Sokaktan gelen sesler monarşinin kaldırılmasını istiyordu. Kral 14 Nisan'da kaçtı. Kral kaçtıktan sonra Niceto Alcalá-Zamora öncülüğünde geçici hükûmet kurularak İkinci İspanya Cumhuriyeti ilan edildi.