Komplo teorileri, Türk kültür ve siyasetinde sık karşılaşılan olgulardır. Bu tür teorilere duyulan inancın anlaşılması, Türk siyasetini anlamakta önem arz eder. Bu inancın nedenleri arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun kayıp ihtişamının eksikliğinin giderilmesi,[1] Türkiye'nin dünyanın az gelişmiş tarafına dahil olarak görülmesine duyulan rahatsızlık[2] ve Türk toplumunun düşük seviyeli medya okuryazarlığı gösterilmiştir.[3][4]
Komplo teorilerinin Türkiye'deki yaygınlığı
Kökenleri ve nedenleri
Türk gazeteci-yazar Mustafa Akyol, komplo teorilerinin Türkiye'de neden yaygın olduğunu açıklarken şu cümlelere başvurur: "Bizi önemli hissettiriyor. Bütün dünya bize karşı komplo kuruyorsa biz çok özel olmalıyız. Bence bu, Türklerin Osmanlı İmparatorluğu'nun kayıp ihtişamının eksikliğini giderme yollarından birisi."[1] Öte yandan Türk iktisatçı Selim Koru; Türk toplumunun, Türkiye'nin dünyanın az gelişmiş tarafına dahil olarak görülmesinden duyduğu rahatsızlığa dikkat çeker.[2]
Açık Toplum Enstitüsü'nün 2018 tarihli raporuna göre Türk toplumu, medya okuryazarlığı konusunda Avrupa'da sondan ikinci sırada yer almıştır. Bu durumun, Türk toplumunun yalan haberlere karşı korunmasız bir yapıya bürünmesine yol açtığı söylenmiştir. Düşük eğitim seviyesi, düşük okuma alışkanlığı, düşük medya özgürlüğü ve düşük toplumsal güven gibi faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş puana göre Türkiye sadece Makedonya'nın üzerinde yer alabilmiştir.[3][4]Reuters Enstitüsü'nün 2018 tarihli Dijital Haber Raporu'na göre Türkiye açık arayla dünyada en fazla yalan haberin yayınlandığı ülke olmuştur.[5][6]
Ayırıcı özellikler
Türkiye'deki komplo teorilerinin ayırıcı özelliklerinden birisinin, teorilerin emir-komuta ucunda daima hükûmetlerin bulunduğu iddiası olduğu; bu iddianın temelinde de, Türk eğitim sisteminde yer alan aşırı devlet-merkezci dünya görüşünün yer aldığı söylenmiştir. Bu görüş, devlet dışı aktörlerin özerk bir eylemde bulunamayacağı, daima diğer devletlerin "piyonu" olarak kalacakları düşüncesini de kapsar.[7]
Türkiye'de ideolojiler, milliyetçilik ve tarihyazımı üzerinde çalışan akademisyen Doğan Gürpınar; komploculuğun, entelektüel tartışmaları ve ideolojik duruşları belirleyen bir güce sahip olmasının ve bir bakıma devlet aklını temsil etmesinin Türkiye'ye has bir durum olduğunu öne sürer. Bunun yanında Gürpınar, Türkiye'deki ideolojilerin büyük ölçüde belirli komplocu anlatıların benimsenmesine dayandığını ifade eder.[8]
Örnekler
Osmanlı-Türk reformları, Batılılaşma, laiklik ve sekülerizm
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'e yönelik çeşitli komplo teorileri, onun sekülaristreformlarını desteklemeyen İslamcı çevrelerce öne sürülmüştür. Atatürk nefretiyle tanınan Kadir Mısıroğlu, Atatürk ile ilgili birçok komplo teorisinin arkasındadır.[10] Bu komplo teorilerinden biri, Atatürk'ün hilâfeti yıkmak üzere Birleşik Krallık ile anlaşması sonucu Anadolu'nun Yunanişgaline uğradığıdır.[11] Atatürk'e dair başka bir komplo teorisi ise Türkiye'de 1935'te mason localarının kapatılması[12] nedeniyle Atatürk'ün masonlarca zehirlenerek öldürüldüğüdür. 2015 yılında Yeni Şafak, İsmet İnönü'nün cinayetin planlanmasını üstlendiğini iddia etmiştir.[13]
İslam'a karşı savaş; askeri, ekonomik, toplumsal ve kültürel araçlar kullanılarak İslam'a zarar vermek, İslam'ı zayıflatmak veya yok etmek amacının güdülmesi planını tanımlayan bir komplo teorisidir.[15] Bu komplo teorisinin failleri başta Batı dünyası olmak üzere, kafirler ve Batılı siyasi aktörlerle gizli bir anlaşma içerisinde oldukları iddia edilen münafıklar olarak görülür. Komplo teorisi günümüzde modernizasyon ve sekülerleşme karşısındaki toplumsal dönüşüm ve modern devletler arasındaki uluslararası güç siyaseti gibi genel sorunları ilgilendirse de, "İslam'a karşı savaş" olgusunun asıl başlangıcının Haçlı Seferleri olduğu düşünülür.
Lozan Antlaşması'nın gizli maddeleri
İslamcı çevrelerce Lozan Antlaşması ile ilgili pek çok komplo teorisi ortaya atılmıştır.[16] Antlaşmanın 100 yıl süreli yapıldığı iddiası bunlardan biridir. Antlaşmaya ekli gizli maddelerde, Türkiye'nin bor ve petrol başta olmak üzere madenlerini çıkarmasının yasaklandığı iddia edilmiştir. İddiaya göre antlaşmanın süresi 2023 yılında dolacak, dolayısıyla 2023'ten itibaren Türkiye madenleri yer üstüne çıkarıp kullanarak ve ihraç ederek hızla gelişmiş ülke statüsüne geçecektir.[17][18]
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 2002'de göreve gelişinden bu yana komplo teorileri kamuya yönelik söylemlerde giderek daha fazla yer bulmuştur.[1] Büyük kısmı Recep Tayyip Erdoğan destekçisi olan medya[kaynak belirtilmeli], ülkenin tüm problemlerini açıklamada sıklıkla "dış aktörlerin Türk milletine karşı kurmuş olduğu komplolar" söylemine başvurmaktadır.[1] Bu söylemlerin tamamı "Erdoğan liderliğinde Türkiye, yüz yıllık kırılganlıktan sonra küresel bir güç olarak yükselmeye başlamıştır. Yeni Türkiye dünyadaki tüm mazlumlar için küresel adaleti temsil ettiği için, dünyanın tüm karanlık hükümdarları Türkiye'nin bu şanlı ilerleyişi karşısında paniğe kapılmışlardır. Bu nedenle tüm piyonlarını Türkiye'yi itibarsızlaştırmakta, zayıflatmakta ve istikrarsızlaştırmakta kullanır olmuşlardır." şeklindeki egemen bir siyasi anlatıya uyar.[1]
2014 yılında Recep Tayyip Erdoğan; ülke tarafından düşmanca görülen tüm aktörleri ve eylemleri organize etmek suretiyle Türkiye'yi zayıflatmanın ve bölmenin kapsamlı bir arayışı içinde olan sözde emir-komuta odağını işaret etmek için üst akıl terimini ortaya atıp; terimi üstü kapalı olarak Amerika Birleşik Devletleri ile özdeşleştirmiştir.[1][20][21][22]
Erdoğan'ın yanı sıra Sabah gazetesi de IŞİD, PKK ve Fethullah Gülen gibi farklı devlet dışı aktörlerin iyi koordine edilmiş bir harekâtla aynı anda Türkiye'ye saldırdığı iddiasında bulunmuştur.[23] 2018 itibarı ile Türk medyası tarafından; terörist gruplardan muhalefet partilerine ve faiz oranlarına; Erdoğan hükûmetinin karşı durduğu her şey güçlü, yekpare bir düşmanın Türk milletini yok etmek için kullandığı araçlar olarak gösterilmiştir.[2]
Üst akıl söyleminin dikkate değer bir örneği, Şubat 2017'de dönemin Ankara belediye başkanı Melih Gökçek tarafından dile getirilmiştir. Gökçek, Çanakkale'nin batısında meydana gelen depremlerin "karanlık dış güçler" tarafından Türkiye'nin ekonomisini baltalamak için organize edilmiş olabileceğini iddia etmiştir.[24] Daha eski tarihlerde 1999 Gölcük depremi ve Ekim 2011 Van depremi için de benzer şeyler söylenmiş, bu depremlerin Amerika Birleşik Devletleri'nce HAARP kullanılarak gerçekleştirildiği iddia edilmiştir.[25][26] 2017 boyunca, AKP hükûmeti açık bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri'ni üst akıl olarak isimlendirmiştir.[7] Kasım 2017 tarihli konuşmasında Erdoğan
“
Şimdi bizi ülkemizle ve siz kardeşlerimizle bütün bunlarla ilgili senaryolara boyun eğmedik diye cezalandırmaya, yargılamaya, itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar Amerika'da. Senaryo belli, tezgah belli. Bunu ülkemizdeki iş birlikçileri aracılığıyla yapıyorlar, FETÖ ile birlikte yapıyorlar. Bu oyuna bizi getiremeyeceksiniz bunu böyle bilin. PKK'yı bunun için azdırdılar, FETÖ'yü bunun için sahaya sürdüler, DEAŞ'ı bunun için üzerimize saldılar hatta şu anda ana muhalefetin, diğer adıyla ana hıyanetin başında bulunan zatı da aynı amaçla kullanıyorlar. Ülkemizde elde edemedikleri neticeye, binlerce kilometre ötede aynı tezgahla, malzemeyle, senaryoyla ulaşmanın gayreti içindeler. Milletimiz şunu bilsin ki bu saldırıların, iftiraların, oyunların hiçbiri birbirinden bağımsız değildir. Hepsi de aynı gayeye yöneliktir, hepsi de Türkiye'ye diz çöktürmeyi amaçlamaktadır, hepsi de milletimizi birbirine düşürmeyi hedeflemektedir. İstedikleri kadar uğraşsınlar, başaramayacaklar. Çünkü bu millet oynanan oyunu gayet iyi biliyor ve ülkesine sıkı sıkıya sahip çıkıyor.
Türk lirasının 2010 itibarı ile görülmeye başlayan değer kaybının Erdoğan'a olan desteğin azalmasını amaçlayan karanlık bir grup ile ilişkilendirildiği geniş çaplı bir komplo teorisinin yayıldığı görülmüştür.[28][29][30][31][32] Mart 2018 tarihli bir ankete göre Türklerin %42'si, AKP seçmeninin de %59'u Türk lirasının değer kaybını yabancı güçlerle ilişkilendirmiştir.[33]
Mart 2018 tarihinde; gazeteci Ömer Turan tarafından, İspanyol Netflix dizisi La Casa De Papel için Netflix Türkiye tarafından çekilen tanıtım videosunun, izleyenlere Gezi Parkı protestolarının ikinci dalgasını yaratmak amacıyla mesaj verdiği iddia edilmiştir.[34] Daha sonra benzer açıklamalar Melih Gökçek tarafınca da dile getirilmiştir.[35][36]
Türkiye siyasi ve ekonomi tarihinde yüksek faiz oranları sayesinde kolay ve yüksek kâr kazanma peşinde olan kişi veya kuruluşları tanımlamak için kullanılan ifadedir.[37]
2006 yılında Türkiye'de görülen Kırım-Kongo kanamalı ateşi salgını üzerine Saadet Partisi Bolu İl Başkanı Abdullah Uzun tarafından hastalığı yayan kenelerin ülkeye İsrailli kadın turistler tarafından sokulduğu iddia edilmiştir.[38]
Mayıs 2012 tarihinde Gaziantep'te köy sakinleri tarafından, ayağına doğabilimcilerin kuşların göç yollarını izlemek için kullandığı halkalardan takılı, ölü bir Avrupa arı kuşu bulunmuştur. Halkanın üzerinde yazan "İsrailTel Aviv" yazısının endişelendirdiği köy sakinleri kuşun üzerinde İsrail istihbaratı tarafından bölgeyi gözetlemek için yerleştirilmiş bir mikroçip olabileceğini düşünerek yetkililere haber vermiştir. Gaziantep Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Hayvan Sağlığı Şube Müdürü Akif Aslanpay ise "Bu kuşun burnu diğerlerinden çok farklı ve çok açık. Emniyete bilgi verdim. İstihbarattan polisler gelip alacak. Ses ve görüntü amaçlı kullanılmış olabilir. Söz konusu İsrail ise bunu yapabilirler" ifadelerini kullanmıştır.[39]BBC muhabiri Jonathan Head, "Türkiye'de inanılması güç çılgın komplo teorileri çok çabuk yayılıyor. İnanılan en yaygın komplo teorileri arasında İsrail'i ilgilendirenler var" diye yazmıştır.[40]
2013'te Elazığ'da köy sakinleri tarafından ayağına İsrail bandı takılı bir kerkenez bulunmuştur. Kuş ilkin Fırat Üniversitesi sağlık personeli tarafından kayıt belgelerinde "İsrail ajanı" olarak tanımlansa da X-ray testlerini de içeren detaylı bir araştırma sonrası kuşun herhangi bir elektronik ekipman taşımadığı saptanmıştır. Daha sonra kuş, herhangi bir işlem yapılmadan serbest bırakılmıştır.[41]
Haziran 2018 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım tarafından İsrail'in 2018 Eurovision Şarkı Yarışması zaferinin sonraki yarışmanın Kudüs'te yapılmasını kesinleştirmek ve dinler arası arbedeyi kızıştırmak için oynanan bir oyun olduğu iddia edilmiştir.[42]
Sıklıkla The Coca-Cola Company'nin İsrail şirketi olduğu iddia edilmiş ve bazılarınca[kim?] bu şirketin ürünlerine boykot uygulanmıştır.[43]
^Gürpınar, Doğan (2014). Komplolar Kitabı. İstanbul: Doğan Kitap. s. 256. ISBN978-605-09-2090-1.|erişim-tarihi= kullanmak için |url= gerekiyor (yardım)
^"TURKISH BAN ON FREEMASONS. All Lodges To Be Abolished". Malaya Tribune. 14 Ekim 1935. s. 5. 16 Nisan 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Nisan 2024. The Government has decided to abolish all Masonic lodges in Turkey on the ground that Masonic principles are incompatible with nationalistic policy. ("Hükûmet, Masonik ilkelerin milliyetçi politika ile bağdaşmadığı gerekçesiyle Türkiye'deki tüm Mason localarını lağvetmeye karar vermiştir.")
^"Melih Gökçek'ten Çanakkale depremi için olay iddia". Hürriyet. 7 Şubat 2017. 11 Ocak 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Kasım 2018. Çanakkale’de bugün ciddi bir deprem oldu. Araştırdım. Civarda sismik araştırma yapan bir gemi varmış. Bu geminin ne araştırdığı ve hangi ülkeye ait olduğu acilen çözülmeli. Ben kim ne derse desin olası bir depremin suni olarak yapılacağından endişe taşıyorum. Mutlaka araştırılmalı ve kamuoyuna açıklanmalı. Tesla’yı öğrenirseniz ne demek istediğimiz çok daha iyi anlayacaksınız. Hatırlarsanız, TV’lerde Ağustos’ta deprem olacağını FETO’nun ağzından vermiştim. Amaç o tarihte olacak bir depremle Mehdiliğini ilandı. Olayı ifşa etmemiz o tarihte oyunu bozdu. Şu anda Türkiye’ye vurulmak istenen darbe, İstanbul civarında bir depremle Türkiye’yi ekonomik çöküntüye uğratmak. Bazıları olayı alaya alsa da önemsiyorum. İstanbul, Marmara ve Çanakkale civarında tüm denizaltılar ve büyük teçhizatlı gemiler kontrol altında tutulmalı.
Baer, Marc David (2013). "An Enemy Old and New: The Dönme, Anti-Semitism, and Conspiracy Theories in the Ottoman Empire and Turkish Republic". Jewish Quarterly Review. 103 (4). ss. 523-555. doi:10.1353/jqr.2013.0033.