Terzi Baba ya da gerçek adıyla Mehmed Vehbi (1789 ? - 1868 ?) Türk Nakşibendi-Halidî şeyhi. Doğum ve ölüm tarihi kesin olmamakla birlikte ağırlıklı olan rivayetler elli dokuz yaşında öldüğü yönündedir. Baba adı Fazılzâde Abdurrahman olan Terzi Baba'nın gerçek ismi ise Mehmed Vehbi'dir. Mesleği terzilik olduğu için 'Terzi Baba', 'Terzi Ağa' veya 'Hayyât Vehbi'; uzun boylu olmasından dolayı da ' Uzun Terzi' ya da 'Uzun Terzi Ağa' şeklinde anılmıştır.
Yaşamı ve etkileri
Mahmud Sadreddin'in Şevkistan adlı kaynak eserinde aslen Erzincanlı olduğu, ikâmet yerinin ise Câmi-i Kebîr ile Kurşunlu Cami arasında bir bölgede olduğu geçmektedir. Terzilikte çırağı olan bir başka Terzi Baba ile karıştırıldığı için bazı kaynaklarca Erzurumlu olarak verilmektedir. Aşçı İbrâhim Dede'de bu ayrıma dikkat çeken isimlerden biridir.[1]
Terzi Baba yıllardır süregelen rivayetlere göre Şirvânlızade unvanı ile tanınanan bir Kadirî şeyhine bağlıdır. Eğitimini küçük yaşlardan itibaren sözlü kültür yolu tekkelerden almıştır. Kırk yaşlarına gelince de Hâlid-el Bağdâdi'nin haleflerinden Abdullah Mekkî'ye bağlanmıştır. Başka rivayetlerde Terzi Baba'nın Abdullah Mekkî'nin Erzincan"a gelmesini haber alarak onu ziyaret ettiği, ondan önemli bir emanet aldığı, ardından da Nakşibendî-Halidî halefi ilan edildiği yönündedir. Bu olay sonrasında Terzi Baba'nın ünü civar şehirlerinden Erzurum, Sivas, Gümüşhane ve Bayburt'a kadar yayılmış, menkıbeleri ise günümüze kadar gelmiştir.[1]
Terzi Baba'nın soyu kızları aracığıyla devam etmiştir. İsminin yaşatılması için dernek kurulmuş; bir cami ile bir de külliye yaptırılmıştır. Halîdiyye tarikatının Erzincan ve çevresinde yayılmasını sağlayan Terzi Baba, damatları Mustafa Fehmi Efendi ve Mehmed Rüştü dışında Leblebici Baba (Süleyman Efendi), Abdulbâki Baba, Abdüssamed Efendi ve İrşâdî Baba gibi isimleri yetiştirmiştir. Aşçı İbrahîm Efendi'nin Hatıralar'nda Terzi Baba ve çevresindeki isimler hakkında geniş bilgiler bulunmaktadır.[1]
Terzi Baba'nın tasavvufi konuları işlediği Kenzü'l-fütûh adlı bir eseri bulunmaktadır. Aralık 1869'da bu adla mensur yapıda basılan nüsha, sonraki yıllarda Rüşdü Efendi tarafından Miftâh-ı Kenz[2] adıyla nazıma dönüştürüldü. Eser 1242 beyitten oluşmaktadır ve son kısımlarında Rüşdü Efendi'ye ait olan yirmi altı beyitlik bir münacaat ile “Medhiyye-i Hayyât” başlıklı manzume yer almaktadır. Eserin türü hakkında farklı görüşler mevcuttur. Yazma nüshaslarından biri de İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'nde yer almaktadır.[1]
Türbesi
Terzi Baba'nın ölümü 1848 yılında koleradan olmuştur. Sonrasında Erzincan Defterdarı Mecid Efendi ve ardıllarından Fehmi Efendi tarafından ahşap bir türbeye gömülmüştür. Çıkan yangınlarda harap hale gelen türbe 1980'li yıllarda şehrin belediyesi tarafından kesme taştan olacak şekilde yeniden inşa edilmiştir. Hazire bölgesinde akrabalarına ait mezarlar da bulunmaktadır. Şehir mezarlığına ise kendi ismi verilmiştir.[1]
Türbeye dört basamaklı bir merdivenden çıkılmaktadır. Türbenin giriş bölümünde iki sütunlu ve kurşun kaplı olan yağmurluk çıkması bulunmaktadır. Sekiz planlı olarak inşa edilen türbenin sade bir görünümü vardır. Büyük sanduka Terzi Baba'ya aitken küçük sanduka ise müritlerinden birine aittir. Dini ve özel günlerde yoğun şekilde ziyaret edilmektedir.[3][4]
Kaynakça
Wikimedia Commons'ta Terzi Baba ile ilgili ortam dosyaları bulunmaktadır.