Müze, yurt dışına kaçırılmış ve birçok faklı müze ve koleksiyona dağılmış Troya buluntularının Türkiye'ye iadesini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Türkiye'nin diğer müzelerindeki Troya hazinesi buluntularının bir araya getirildiği müzede hiçbir kopya eser yer almaz.[2]
Müze, Ağustos 2019'da Time dergisinin "Dünyada Görülmesi Gereken 100 Yer" listesinde yer aldı.
Sergi alanları ve eserler
Troya Müzesi, 3.000 m2 sergi salonuna, 12.750 m2 kapalı alana sahiptir. Sergileme alanlarında Troya kentinin arkeolojik tarihi ve Troya katmanları arasındaki on ayrı kentteki yaşam, kazılardan çıkan eserler aracılığı ile anlatılır.
Sergilenen eserler arasında büyük boyutta taş lahitlerden, ufak cam iğneler ve altın küpelere kadar farklı nitelik ve ölçeklerde 6 binden fazla arkeolojik buluntu vardır; 41 bine[3] yakın eser ise depolarda yer alır.[2]
Müzenin girişindeki rampada Troya'nın katmanları ziyaretçilere büyük boy fotoğraf ve heykeller, sahne canlandırmaları ile anlatılır.
Müze giriş alanında ziyaretçilere karşılarına çıkacak kavramlar hakkında ön bilgi vermek amacıyla arkeoloji bilimi, arkeolojik ve arkeometrik tarihleme yöntemleri, neolitik (Cilalı taş), kalkolitik (Bakır), tunç ve demir çağları; höyük, restorasyon, konservasyon gibi terimler çeşitli çizim ve interaktif yöntemlerle aktarılır.[4]
Zemin katta, daha önce Çanakkale Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmekte olan, Troas (Biga Yarımadası) ve çevresini konu alan eserler sergilenir. Bu katta özel aydınlatmalı ayrı bir odada Troya altınları sergilenmektedir. Parion antik kenti kazılarında çıkan bronz amfora zemin kattaki önemli eserlerdendir.
Birinci kat, Troya’nın Tunç Çağı dönemlerine ışık tutar. Şehrin deniz ticaretindeki önemini vurgulamak için bir gemi-vitrin tasarlanmıştır. Kentin Geç Tunç Çağı sonunda savaşla terk edilmesi efektli bir yansıtma ile anlatılır.
İkinci katta şair Homeros'un aktardığı Troya Savaşı; kahramanları, mekânları; olayları, çanak-çömlek, mermer eserler, sikkeler ve çizimler, maketler, dijital programlarla tanıtılır. Bölgede 1994 yılında bulunan ve Troya Savaşı’nın olaylarını temsil eden Polyksena Lahdi, 1993 yılı Troya kazılarında ortaya çıkarılmış Hadrian Heykeli ile 2012'de Parion antik kenti kazıları sırasında bulunan Trition Heykeli, bu katta sergilenir.
Müzenin üçüncü katı Doğu Roma Dönemi Troas ve çevresini konu alan metin, harita ve görseller ile bu döneme ait heykel, çanak-çömlek ve yazıtlara ayrılmıştır.
Üçüncü kattaki "Yitik Miras" bölümünde, Troya'dan yurtdışına kaçırılmış eserlerin görselleri bulunur.[2] Ziyaretçiler, müzeden kaçırılan çok uzaklardaki eserlerin görsellerini bir dürbün içerisinden bakarak izleyebilmektedir.[5]
Geçmişi
Müze, Troya antik kentinden çıkarılan ve dünyanın 44 müze ve koleksiyonuna dağılmış eserlerin çıktığı topraklara geri getirilip sergilenmesi için kurulmuştur.[6]
Müzenin projesi 2011'de düzenlenen ulusal mimari proje yarışmasıyla belirlendi.[7] 132 projenin katıldığı Troya Müzesi Ulusal Mimari Proje Yarışması'nda Ömer Selçuk Baz, Okan Bal, Cenk Kurtel, Mehmet Yılmaz, Berrin Yavuz'dan oluşan ekibin projesi oy birliği ile birinci seçildi.[2][8]
Müze kurulması süreci devam ederken, Troya kazılarından elde edilmiş olan ve kaçak olduğu bilinmeden Pensilvanya Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesi (Penn Müzesi) tarafından1966'da satın alınan 24 parça altın takı seti, 1 Eylül 2012'de Türkiye'ye iade edilmiştir.[9] Bu eserler, Troya Müzesi açılana kadar Ankara'daki Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde teşhir edildi.
Müzenin inşaatına 2013 yılında başlandı. 2015 yılında duran çalışmalar T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın Çanakkale Valiliği koordinasyonu ile ilan ettiği 2018 Troya Yılı kapsamında yeniden başladı.[10]
1980 yılından beri Çanakkale'nin Atatürk Caddesi üzerindeki binasında hizmet veren Çanakkale Arkeoloji Müzesi'ndeki eserler, müze inşaatı bittikte sonra Troya Müzesi'ne taşındı.[11]İstanbul Arkeoloji Müzesi'nden alınan Troya hazine buluntuları ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'ın girişimleri ileABD'deki Penn Müzesi'nin iade ettiği Troya buluntusu takı seti de Troya Müzesi'nde sergilenmeye başladı.[10]
10 Ekim 2018'de ziyarete açılan müzenin, resmî açılışı 18 Mart 2019'da gerçekleşti[12]
Time dergisi 2019 yılı Ağustos ayında Troya Müzesi'ne "Dünyada Görülmesi Gereken 100 Yer" listesinde yer verdi.[13][14] Müze, Avrupa Konseyi'ne bağlı Avrupa Müze Forumu (European Museum Forum) tarafından verilmekte olan Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'ne 2020 yılı için aday oldu; Özel Takdir Ödülü'ne değer görüldü.[15]
Müze binası
Müze binası dışarıdan bakıldığında topraktaki bir yarıktan yükselen, peyzaj içerisine oturtulmuş dev bir buluntu olarak algılanan bir bina olarak tasarlanmıştır. Paslanmış metal (korten) kaplı olan yapı, zemin artı üç kattan oluşur. Dışarıdan algılanmayan yeraltındaki katında konferans salonu, satış birimleri, atölye, depo gibi müzenin destek işlevlerine ilişkin mekânlar bulunur.
Sergi yapısı yer altındaki katın üzerinde 32x32 metre boyutlarında kare planlı bir obje şeklinde yükselir. Müzenin başlangıç ve bitiş noktaları tam üst üste konumlanır. Katlar arasında merdiven bulunmaz, farklı katlara 480 metre uzunluğunda bir rampa[8] ile ulaşılır.[16] Müze ziyareti rampadan aşağı inerek başlar. Rampanın duvarlarında bulunan nişlerde Troya’nın farklı katmanları; mezar taşları, büyük boy heykeller, sahne canlandırmaları ve büyük boy fotoğraflarla anlatılır. Yapının çatısında seyir terası bulunur.[17] Kaplı olduğu malzemenin paslanmasından dolayı müzenin rengi her yıl değişir.[16]
Müzede malzeme deposu veya laboratuvar gibi alanlar, küp biçimli odalarda ziyaretçiler tarafından arkeologların çalışma süreçlerini görmesine izin verecek şekilde saydam olarak tasarlanmıştır.