Ruhsal kriz, ruhsal deneyimler sonucunda bedensel ve zihinsel düzlemde bireyde güçlük doğuran durumları ifade eden psikospiritüel dönüşüm süreci.
Varoluşsal kriz ve kimlik krizi ile de bazı benzerlikleri olabilen bu durum kimi zaman kundalini sendromu (kundalini syndrome), kundalini krizi (kundalini crisis), ruhsal buhran (spiritual emergency), benötesi krizi (transpersonel crisis) şamanik kriz (shamanic crisis) gibi isimlerle de anılabilmektedir.
Arkaplan
1970'lerden önce ana akım psikiyatri, manevi veya mistik deneyimler ile akıl hastalıkları arasında hiçbir ayrım yapmıyordu. Bunun bir örneği GAP (Group for the Advancement of Psychiatry) grubunun 1976 yılında yayınladığı bir raporda görülmektedir. Psikiyatristlerin mistik deneyimleri psikiyatrik hastalık grubu içinde değerlendirdiği raporda yer alan ve mistik deneyimlerini aktaran 19 yaşındaki bir "hasta" ile ilgili ifadelerine de yansımıştır.[1]
Bununla birlikte, 1960'lar ve 1970'ler boyunca, manevi/mistik deneyimlerin mutlaka tedavi edilmesi gereken zihinsel bir sorun olmayabileceği ve bu deneyimlere daha farklı bir perspektiften bakılarak anlaşılmaya çalışılması gerektiğinin düşünen ve ana akım psikiyatri uygulamalarını eleştiren psikiyatri için muhalif eğilimler gelişmeye başladı. Örneğin Arthur J. Deikman GAP grubunun 1976 tarihli raporunu her ne kadar bazı noktalara bilimsel nesnellik sergilenmiş de olsa bir bütün olarak bakıldığında konuya yaklaşımını dar görüşlü, ayrımları yok sayan ve naif bir kibirli tonun hakim olduğu eleştirisinde bulunur. Deikman, raporun odaklandığı vizyoner deneyimlerin Doğu mistisizminin hedefi olmadığı hatta bu tip deneyimlerin mistik yolda geride bırakılması gereken bir yanılsama kabul edildiğine dikkati çeker.[2]R.D.Laing de deneyimlerin delilikle mi mistik alanla mı ilişkili oldukları konusunda hızlı hüküm verilmemesi gerektiğini ve çoğunlukla kişileri delilikle ilişkilendirmeye sevkeden görüşlerin toplumsal değer yargılarından etkilendiğine dikkati çekmiş ve olumsuz manada deli olarak nitelendirilebilen mistik deneyim sahiplerinin Batı dünyasında gözden kaçırılan yeni bir bilinç durumuyla ilişkili olabileceğini vurgulamıştır.[3]
Ruhsal Buhran (Spiritual Emergency) terimi ilkin Stanislav Grof ve Christina Grof tarafından 1984 yılında yayınlanan "Spiritual Emergency: Understanding and Treatment of Transpersonal Crisis" başlıklı makalede kullanıldı.[4]
Mistik deneyimlerin zihinsel sorunlarla yer yer örtüşmesi sebebiyle 1990'larda bir grup araştırmacının önerisiyle Amerikan Psikiyatri Birliği 1994 yılında yayımladıkları kısa adı DSM olan ve hastalıkları yeniden tanımlayarak gerekli teşhisleri koyabilmek için uzmanlara rehber olan Ruhsal Bozuklukların Tanısal Ve Sayımsal Elkitabı'nın dördüncü baskısında (DSM-IV) "Dini ve Ruhsal Sorunlar" şeklinde bir başlığa yer vermiştir.[5]
Ruhsal krizler: Psikolojik yaklaşım
Kişiler arasında görülme biçimi değişkenlik göstergese de ruhsal krizlerde genel olarak derin duygular, imgelemler, algı değişiklikleri, titreme nöbetlerinden boğulma hissine kadar uzanan farklı fiziksel belirtiler deneyimlenebilmekte ve bireyin kişisel yaşam öyküsünün dışındaki bir kaynaktan geldiği izlenimi verdiğinden benötesi (transpersonal) deneyimler olarak da adlandırılabilmektedirler.[6]
Ruhsal krizler hastalık, kaza ya da ameliyat gibi fiziksel bir etkenle olabildiği gibi bazen aşırı fiziksel zorlanma veya uzun süre uykusuzlukla, kadınlarda doğum, düşük ya da kürtaj olaylarında ya da şiddetli bir cinsel deneyimin ardından olabileceği gibi en önemli güçler meditasyon veya ruhsal uygulamalardır. Temelde insanda ruhsal dönüşümü hedefleyen farklı mistik uygulamaların (Zen, Vipassana Meditasyonu, Kundalini yoga, Sufi meşkleri, Hristiyan duaları vs.) dünya üzerinde gittikçe daha popüler hale gelmesi dönüşüm krizleri geçiren insanların sayısında artışa yol açmıştır.
Ruhsal değişimin çok yavaş olması durumunda insanın üzerindeki etkilerinin belli belirsiz olacağını belirten Stanislav Grof ve Christina Grof bu değişimin hızlı olması halinde kişileri panik haline sevk edeceğine dikkati çekmiştir:
"Ruhsal değişim çok hızlı ve dramatik olduğunda ise bu doğal süreç bir krize dönüşebilir ve ruhsal değişim ruhsal kriz olur. Böylesi bir kriz durumundaki insanlar aniden kendi eski inanış ve varolma biçimleriyle çelişkiler yaşarlar ve gerçeklikle ilişkileri çok hızlı değişir. Önceki alışkın oldukları dünyada birdenbire rahatsızlık duymaya başlarlar ve gündelik hayatın ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekebilirler. İçsel dünyaları ile gündelik gerçekliğe ait dış dünyayı birbirinden ayırmakta büyük sorunlar yaşayabilirler. Fiziksel bakımdan bedenlerinden akan güçlü enerjiler deneyimleyebilirler ve bunlar kontrol edilemez titremelere yol açabilir.Korku ve dirençleri iç dünyalarındaki hissettikleri şeyleri kontrol etmek için büyük efor ve zaman harcamalarına yol açabilir."[7]
Ruhsal kriz ile psikolojik kriz farkları
Ruhsal kriz (spiritual crisis) ile psikolojik krizler (psychological crisis) arasında ayrım konusu farklı taraflar arasında görüş birliğine hâlâ varılmamış olan tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. DSM-IV'de dini ve ruhsal sorunlar başlığı altında sınırlandırılmış olsa da anaakım psikiyatri çevrelerinde temelde semptomatik farklar haricinde temel olarak her iki kriz arasında bir fark görülmemektedir. Bununla birlikte transpersonel psikoloji uzmanları her iki kriz türü arasında benzerliklere karşın bazı farkların mevcut olduğunda ısrar etmektedir.
Ruhsal Krizlerin çoğunlukla ruhsal pratikleri uygulama döneminde ve görünürde herhangi bir sebep olmaksızın ani sekilde ortaya çıkması psikolojik krizlerin ise mevcut bir hedefle ilgili yaşanılan hayalkırıklıkları ve çözümsüzlük neticesinde ortaya çıkan bir duygu durum olması bu farklardan birisidir.[8]
Ruhsal kriz (spiritual crisis) ile psikozlar arasinda anaakım psikiyatri sadece semptom düzeyinde farklar olduğunu kabul ederken transpersonel ve gelişimsel psikolojide psikotik bozuklukların zaman içindeki olumsuz gelişimlerin ürünü olmasına rağmen ruhsal kriz durumlarının akut olduğu ve gelişimsel olarak normal veya sağlıklı bireylerde ortaya çıkabildiği kabul edilir.[9]
Nörolojik sebepler
Teolojik, mistik deneyimlerin nöral kaynaklarıyla ilgilenen nörolojinin bir dalı olan nöroteoloji alanında ruhsal krizler ve spontan ruhsal deneyimler nörolojik sebeplerle ilişkilendirilebilmektedir.
Nörolojik araştırmalarda kullanılan beyin tarama teknolojileri gelişmeden önce mistik deneyimlere sadece dış kaynaklı vizyonlar, sesler ve bunların zihindeki yansımaları olarak bakılırken yeni teknolojik gelişmeler ışığında mistik pratiklerin beyin düzeyindeki etkileri incelenmeye başlanmıştır. Özellikle 2000'li yıllar sonrasında bu alanda sayıları gittikçe artan araştırmalar henüz emekleme düzeyinde de olsa mistik deneyimin organik temelleri üzerinde gelecekte yeni perspektiflerin geliştirilmesine imkan tanımıştır.
Ayrıca araştırmalar beynimizde korku, kaygıdan sorumlu olan amigdalanın meditasyon yapanlarda etkinliğini azalttığını göstermektedir. Bu durumda uzun süreli meditasyon uygulamasının duygusal durumda daha stabilize bir etkiye yol açacağı bulgulanmıştır. Ayrıca seratonin, dopamin ve GABA seviyelerinde artış ve kortizol ve nöropinefrin seviyelerinde azalma da görülmüştür.[11]
Bu araştırmaların gösterdiği bulgular uzun süreli meditatif çalışma yapan kimselerde duygu durum ve benlik algılarında ciddi değişimlerin olası olduğudur.
Geschwind sendromuna adını veren Norman Geschwind temporal lob epilepsisi olan kişilerde bu sendromun görüldüğü tespitinde bulunmuştur. Hiperdinselliğin görülebildiği Geschwind sendromunda da zamanla ağırlaşan kişilik değişimleri söz konusudur.[12]
Mistik okullarda ruhsal kriz
Dünya üzerinde çeşitli coğrafyalarda ortaya çıkan mistik okullarda ruhsal uygulamalarda ortaya çıkabilecek sorunlardan söz edilir. Genellikle mistik okullarda ruhsal yolcunun yaşadığı ruhsal krizler, içsel çatışmalar ve bilinçaltı dinamikler karşısına çıkan iblisler, cinler, demonlarla temsil veya hikâye edilir.
Ruhsal krizlerde ilgili olarak eski mistik okullara ilk dikkat çeken figürlerden biri de yine Stanislav Grof olmuştur:
"Pek çok bireysel istisnalar olmakla birlikte anaakım psikiyatri ve psikoloji genellikle mistisizm ve psikopatoloji arasında bir ayırım yapmaz. Yüzyıllardır yapılarında sistematik olarak bilincin araştırılmasını barındıran büyük ruhsal geleneklerin psişe ve insan doğasına ilişkin anlayışımıza katkıda bulunacak herhangi birşeye sahip olabileceğine dair resmi bir kabul bulunmamaktadır. Bu yüzden yine asırlardır derin psikolojik keşif ve deneyimlere dayalı Budist, Hindu, Hristiyan, İslami ve diğer mistik geleneklerde bulunan kavram ve pratikler ayrım gözetmeksizin çeşitli hurafeler ve naif halk dini inançları olarak gözardı edilip önemsenmezler.
Genel olarak ruhsallığa özel olarak da ruhsal krizlere yönelik bu tavır ciddi pratik sonuçlara yol açar. Dönüşüm krizi içindeki insanlar zihinsel bakımdan hasta olarak kabul edilir ve baskılayıcı ilaç verilmesi rutinine maruz kalırlar. Ancak tıbbi anlamda bir hastalıkla uğraştığımız inancı temelsizdir çünkü halen bu inancı destekleyecek hiçbir klinik veya laboratuvar bulgusu mevcut değildir."[13]
Dinler tarihçisi Mircea Eliade Şaman adayının nöbetler geçirip, sanrılar ve rüyalar gördüğü bir tür "hastalık" halinden bahseder. Hatta bazı vakalarda şaman adayı aç ve susuz şekilde 3 veya 7 gün ölü gibi yatar ve bu süreçte tüm varlığının parçalara ayrıldığı ve sonrasında yeniden birleştirildiği bir tür astral deneyimin yaşandığını aktarır ve bunun bir tür metaforik ölüm ve diriltilme olduğunu belirtir.[15]
Eliade'nin genel olarak çizdiği hastalık tablosu Türk Şamanlığı için de geçerlidir ve hastalık ve ruhi sancılar çekmek şaman olmanın şartları arasında görülür.[16] Araştırmacı Fuzuli Bayat şamanlığa geçiş aşamasının merhalelerini şu şekilde sıralar:
Hindu ruhsal geleneğinde kuyruk sokumunda yer alan pasif bir enerji olarak düşünülen Kundalini enerjisi veya Kundalini Şakti'nin ruhsal pratiklerle aktive edildiği ancak kimi durumlarda bu enerjinin kontrol dışına çıkarak kişinin beden ve zihin sağlığını etkileyebildiği düşünülür. Kundalini kuyruk sokumundan dikey doğrultuda yükseldiğinde nadi denilen ve bedeni boydan boya kat ettiği düşünülen kanallarda rahatça akması gerektiği ancak bir tıkanıklık durumunda olumsuz neticelere yol açabildiği savunulur.
Kundalini sendromu da denilen bu durum gerçekleştiğinde kişide görülebilecek belirtilerden bazıları şunlardır: yorgunluk, ciltte kaşıntılar, depresyon, huzursuzluk, halisülasyon, paranoya, sanrılar, kişilik kaybı (depersonalization), manik geçişler, uykusuzluk, oryantasyon bozukluğu, aşırı cinsel arzu, bedenin çeşitli noktalarında titreşimler, seyrler, aşırı ısınma vb.[18]
Kundalini Şakti'nin kısmen yükselmesi ve yanlış kanallara girmesi ve sonra gerisin geriye hangi çakraya çekilirse o çakranın bulunduğu bölgede soruna yol açacağı iddia edilir. Swami Narayanananda Kundaliniyle ilgili eserinde bir bölümü Kundali'nin yanlış şekilde işlemesi durumunda oluşabilecek fiziksel rahatsızlıklara ayırmıştır.[19]
Hinduizmde ruhsal kriz ile ilgili bir başka açıklama Vedik Astroloji ile ilgilidir. Buna göre kişi Satürn'ün (Shani) olumsuz etkileri sebebiyle ruhsal kriz yaşar ancak bu kriz karmik bedellerin ödenmesini sağladığı için sonunda olumlu bir gelişme olarak görülür.[20]
Gonstiklerde
Gnostik inanışlarda kendilerine yönetici, efendi (Rab) anlamına gelen Arkonlar adı verilen ve sayıları 7 ile 12 olup yedi gezegen ve on iki burçla ilişkilendirilen doğaüstü varlıkların insanları maddi dünyaya zincirleyerek ruhsal alana geçmesini engellediğine inanılmaktaydı.[21]
Kabalada (Musevi Mistisizmi)
Kabalacılar mistik diyarı temsil eden Pardes'e veya mistik bahçeye adım atacak kişileri karşı karşıya kaldıkları fizik ve psişik tehlikelere karşı uyarırlar ve bu tehlikeyi bir hikâye ile öğrencinin hafızasına kazırlar. Bu Pardes'e yola çıkan dört büyük bilgenin yani Ben Azai, Ben Zoma, Ben Abuyah ve Rabbi Akiva'nın hikâyesidir:
"Efsane'ye göre dördü de "Pardes'e girdi", yani mistik yaşamla kucaklaştı. İçlerinden en yaşlısı ve en hazırlıklı olanı, Rabbi Akiva, bilinçüstü düzeyine ilk ulaşan kişi oldu. Fakat uyanıklılık bilincine "dönüş"ünde, diğer üç kişi-yi, dönüş yolunda zihinlerinin yaratacağı hayali görüntülere yenilmemeleri ve teslim olmamaları için uyardı....
Aziz Rabbi Ben Azai "gözünü dikti ve öldü", çünkü ruhu, kaynağına ulaşmayı o kadar çok istiyordu ki, ışığı görür görmez hemen fiziksel bedenini üzerinden sıyırıp attı.
Bilgi karmaşasından yeterince çıkamamış olan Ben Abuyah gözünü dikti ve bir yerine iki Tanrı görerek anında kafir oldu. Ben Zoma baktı ve aklını kaçırdı,çünkü olağan yaşamla, hayali deneyimi uzlaştıramadı.Yalnızca mükemmel uyumlu Rabbi Akiva, barış içinde girdi ve çıktı."[22]
Elliot Wilson, Zohar'daki peygamber İbrahim'in (Abraham) Mısır'a "inişiyle" ilgili yorumun daha sonra Musevi mistik sistemlerinde geçen "yükselmek için iniş" (yeridah tachlit aliyah) doktrini üzerine etkili olduğu yorumunu yapar. Buna göre İbrahim ve halkı olgunlaşmak için Mısır'a "inip" o sıkıntıları çekerek arınmak zorundaydı. Tıpkı İbrahim'in Mısır'da "arınmış" (tzeruf) olması gibi İsrail halkı da ondan sonra Musa zamanında Mısır'daki kölelikle arınmışlar, cüruflarından temizlenip kutsal düzeye yükselmişlerdi.[23]
Taoizmde
Yaklaşık 1300 yıllarına tarihlenen İçsel simya alanına ait "Jindan zhengyan" adlı metinde Taocu meditasyon sırasında ortaya çıkabilecek bazıları hoş, bazıları nahoş, travmatik hatta tehlikeli olabilecek durumlardan söz edilir.
Sekiz bölüme ayrılan metinde ilk bölümünde kişinin ruhsal egzersizlerin başlangıç döneminde karakterinde tevazunun eşlik ettiği içsel bir uyum ve neşe halini tadacağı, daha sonra bedeninde bir takım duyumları hissedeceği, tüm bedeninde uyumlu bir çi (qi) akışının olacağı ve hoş kokular duyabileceği, dilinin altından tatlı bir akışkan sıvı üretimi olabilecği, yeme-içme ve uykudan kendisini çekebileceği, bazı doğa üstü vizyonlar görebileceği belirtilir. Ancak metinde 6. bölümden 8.bölüme kadar tanımlanan fenomenler oldukça sorunlu hatta tehlikeli görülür.
Bu bülümlerde kişinin depresif duygu değişimlerinin kendisine eşlik ettiği manik haller, tutarsız, garip davranışlar sergileyebileceği ve kendisindeki bilgeliği sergileyen bir gösterişçilik durumuna girebileceği ancak bu "bilgeliğin" cinlerin (demons) etkisiyle oluşmuş mutlak bir yanılsama olduğu ve kişinin tüm önceki kazanımlarını yok edebilecek bir şey olduğu vurgulanır ve devamında da akıl sağlığının tümden yitirilebileceği uyarısı yapılır. Metinde sadece zihinsel/duygusal sorunlardan söz edilmekle kalmayıp bazı fizik sorunların da yaşanabileceğini belirtilir.[24]
Dünyada yaygınlaşan bir Taocu/Budist pratik olan Çigong'da ortaya çıkabilen ve kısaca Çigong sapması olarak tarif edilen Zouhuorumo da ruhsal krizin bir türevidir.
Budizmde
Zen ustası Hakuin Ekaku (1686–1769) meditasyon yaparken ortaya çıkan rahatsızlıklara zenbyō adını vermekte ve bunları ruhsal yolcuya rahatsızlık veren hırsızlara benzetmektedir.
Hakuin aynı zamanda meditasyon yapan kişilerde çi enerjisinde tıkanıkların ortaya çıkabileceğini bunun da bedendeki enerjiyi tüketip çeşitli rahatsızlıklara yol açabileceğini yazmıştır.[25]
Tüm dünyada olumlu yönleri vurgulanan bir Budist meditasyon yöntemi olan mindfulness'ın Batı'da bazı uygulayıcılarda görülen yan etkilerine ancak çok yakın zamanlarda dikkat çekilmeye başlanmış olsa da Budist manastır topluluklarında konunun bilindiği çünkü bizzat Buddha zamanında bile bazı Budist çalışmaların olumsuz durumlarının ortaya çıkmış hatta Buddha'ya atfedilen kimi kutsal metinlerde Buddha'nın uygulayıcıların karşılaşabileceği olumsuz durumlardan söz ettiği aktarılmıştır.[26]
Buddha Śūraṃgama-sūtra'de öğrencilerine yaptığı uzun konuşmanın bir bölümünde meditasyonda karşılaşılabilecek olumsuz durumlarla ilgili şunları demiştir:
"Şimdi size hakiki eğitim ve uygulama yöntemlerini vaaz ettim. Ancak śamatha ve vipaśyanā'yı geliştirdiğinizde ortaya çıkabilecek incelikli şeytani olayların hâlâ farkında değilsiniz. Önünüzde şeytani olaylar tezahür edecek, ancak siz onları doğru bir şekilde ayırt edemeyeceksiniz. Bu varlıklar aklınızı şaşırtıp sizi dengesiz görüşlere düşürecekler." Konuşmasının devamında Buddha ruhsal yoldaki kişinin Dhyana durumuna erişip Samadhi'ye yaklaşırken tüm doğaüstü varlıkların meditasyon yapan kişi üzerindeki etkilerini yitireceklerinden endişe ederek her türlü olumsuzluğa sevk etmek için ona saldıracaklarını söyler.[27]
Bu eserinde Haçlı Yuhanna kişinin mistik yolculukta ilkin ışıkla yüz yüze gelineceğinden ancak sonra kendisini çeşitli karanlıklar içinde bulacağından söz etmiştir. Bir başka Hristiyan aziz Evagrius da keşiş olmak için çöle gidenlere ve meditasyon yapanlara musallat olan ve onları kibre sürükleyen, korku salan, uyku veren çeşitli iblisler hakkında bir yazı kaleme almıştır.[28]
Tasavvufta (İslam Mistisizmi)
Seyr-i Süluk da denilen tasavvufi yolculukta kişinin hal denilen farklı ruhsal/hissi durumlar içine girip çıkacağı düşünülür. Bu hallerden bazıları kişiye hoş duygular yaşatırken bazıları onda sıkıntı, bunaltı durumları yaşatabilmektedir. Sıkıntılı haller insanlardaki dünyevi eğilimlerin yok olmasına yöneliktir.[29]
Ancak ruhsal yoldaki kişinin bir rehberden mahrum olması durumunda bazı sıkıntıların üstesinden gelinemeyebileceği uyarısında bulunulur.
Mevlânâ Celâleddîn-i RûmîMesnevi adlı eserinde bu durumu şekilde ifade eder:
"Pîri bul ki bu yolculuk, Pîrsiz pek tehlikeli, pek korkuludur, âfetlerle doludur./Bildiğin ve defalarca gittiğin yolda bile kılavuz olmazsa şaşırırsın./Kendine gel! Hiç görmediğin o yola yalnız gitme, sakın yol göstericiden baş çevirme!/Ey nobran! Pîrin gölgesi olmazsa gulyabani sesi, seni sersemleştirir, yolunu şaşırtır. /Gulyabani, sana zarar verir, yolundan alıkor. Bu yolda nice senden daha dâhi kişiler kaybolup gittiler./Yolcuların yollarını şaşırdıklarını, kötü ruhlu İblis’in onlara neler yaptığını Kur’an’dan işit!/Onları ana yoldan yüzbinlerce yıl uzak olan yola götürdü, felakete uğrattı, çırılçıplak bıraktı." [30]
Sufiler tasavvuf yolundaki kişinin yaşadığı kedere, hüzne, içe dönüklük ve bunaltı haline kabz terimiyle işaret ederler. Kabz durumda kişinin intihara bile sürüklenebileceğini düşünen sufiler tasavvuf pratikleriyle kişinin kabz hali içine girebileceğini ve sufi rehberinin bu noktada ancak kişiyi teselli eden bir sosyal ve psikolojik destek olduğunu kabul ederler.[31]
Kabz'ın dışında sufiler ruhsal yoldaki kişinin hüzn,korku anlamına gelen havf ve anksiyete, bunaltı, tahammülsüzlük anlamlarına gelen kalak ve dehşet gibi haller, hisler yaşayacaklarını öngörmüşler hatta bunları ruhsal yolda duraklar olarak adlandırmışlardır.[32]
Kalak düzeyindeki dervişin hali ruhsal kriz durumunda toplumdan ister istemez soyutlanan kişilerin halini andırır çünkü bu durumdaki kişinin çevresindeki insanlara karşı tahammülünün azalacağı belirtilir.[33]
Yaşadığı bazı ruhsal halleri yazıya döken az sayıda sufiden biri olan Necmeddîn-i Kübrâ'nın ruhsal deneyimi ise ruhsal krizin kişi için ölüm veya akıl hastalığı boyutunda bir dehşet üretebileceğini göstermektedir:
"Halvette zikrederken, şiddetli bir baş ağrısı ile beraber, buna benzer sesler duydum. Hâlbuki ben, bu hususta sadık ve samimi idim, o
huzurdaki ayakların toprağına kendimi feda etmiştim. Bu ses ve sıkıntıları şeyhime anlattım:
“Ölmeden ve aklını oynatmadan önce hemen halvetten çık, zikri bırak”, dedi."[34]
Bir başka sufi Niyazi Mısri de ruhsal yolda bunalıma girdiğini ve çektiği ıstırap sebebiyle ruh durumunda savrulmalar yaşadığını ve kendisini yüksek bir yerden atma hissiyle dolduğunu yazar.[35] Mısri nefsin emmâre, levvâme, mülhimme, mutmainne, râziye, merziyye ve safiye gibi aşamalarını sıralar ve bu aşamalardan ilk dördündeki sıkıntıları şu benzetmelerle tarif etmektedir: "Sâlik olan ilk dördünde şiddetli bir karanlıkta, korku dolu çöllerde ve eziyet veren haşereler ve yırtıcı hayvan türleri barındıran kalelerde sülûk eder."[36]
Sanal ve popüler dünyada ruhsal kriz
Stanislav Grof ve Christina Grof'un da dikkat çektiği gibi dünya genelinde farklı ruhsal uygulamalara yönelik artan ilgi ve merakın mistik bir takım uygulamalara kalkışanların ve neticesinde de ruhsal kriz yaşayan insanların sayısında bir patlamaya yol açmıştır.[37]
Bu durumun bir sonucu olarak ruhsal krize klasik mistik okulların, transpersonel psikogların yaklaşımları dışında bir de modern dönemde artan İnternet kullanımıyla yaygınlaşan bir bilgi paylaşımı ve içerikler öne çıkmıştır. Bu çerçevede internette çeşitli platformlarda (Youtube, Facebook, Quora vb) konuyla ilgili paylaşımların sürekli arttığı ve ruhsal krizle karşılaşan çok sayıda insanın bu platformlarda cevaplar aradığı görülmektedir. İsimsiz veya takma isimli paylaşımların yanı sıra kendi krizleriyle mücadele edip bu krizi anlattığını söyleyen çeşitli isimler de yine bu platformlarda paylaşımlar yapmaya devam etmektedir.
Bu paylaşımlarda genel olarak üç yaklaşım farkı olduğu görülmektedir. Bunlardan ilki ruhsal krizlerin zihnin bir ürünü olduğu dolayısıyla da hiçbir şekilde önemsenmemesi gerektiği yönündedir. Özellikle Neo-advaitist çevrelerde hâkim olan bu yaklaşımda yaşanan fiziksel sorunları ya önemsememek ya da modern tıp yöntemleriyle gidermeye çalışmak ve psikolojik altüst oluşu ise düşünme biçimlerini degistirerek gidermek önerilir. Diğer yaklaşım bu sorunların ciddiyetini kabul etmekte ve beslenme, hareket ve uyku düzeni değişimi ve gevşeme çalışmaları, oto-telkin, hipnoz, aile dizimi dahil çeşitli yöntemlerle krizin etkisini en azından dayanılır düzeye çekmeye çalışmaktadırlar. Daha küçük bir kesim ise klasik mistik okulların önerilerinin izlenmesi gerektiğini düşünmekte ve çeşitli klasik mistik çalışmaların yapılmasını önermektedirler.
Ruhsal kriz konusundan modern zamanlarda klasik mistik okullar veya neo-advaitist çevrelerde bahsedilmemesi hatta bu konularda kaleme alınan eserlerde de mistisizmin salt olumlu bilinç durumlarının öne çıkarılması yaşanılan ruhsal krizler hakkında bilgi için yeni kaynakların üretilmesini zorunlu kılmıştır. Konu hakkında kişilerin yeterince bilgilendirilmeyişi Ed Muzika tarafından da eserinde "Things Gurus Don’t Tell You" (Guruların Size Söylemediği Şeyler) başlıklı yazısında dile getirilmiştir.[38]
Ruhsal kriz durumunda ise başvurulacak uzman kişilerin kimler olacağı yönünde de bir belirsizlik söz konusudur. Bu noktada kişi eğer herhangi bir mistik okul veya grupla temas halinde değilse ilk olarak psikiyatrist ve psikologlara başvurulabilmekte ve durumunun ağırlığına göre psikiyatristlerden ilaç alabilmekte ve beraberinde terapi görebilmektedir. ABD'de ruhsal kriz alanında uzman olan psikiyatrist ve psikologları bünyesinde bulunduran bazı (Örneğin Spiritual Emergency Network)[39] yardım platformları bulunabilse de çoğunlukla anaakım psikiyatri prosedürüne sadık kalarak tedavi sunan uzmanlarla sağaltım sağlanmaya çalışılmaktadır. Daha hafif durumlarda ise kişiler konuyla ilgili yazılan kitaplardan ve youtube videolarından ve web sayfalarındaki önerilerden yararlanma yoluna gitmektedirler.
^Laing, R.D (1967). The Politics of Experience. New York: Pantheon Books. ss. 91-101. R.D. Laing, Yaşantının Politikası, Kemal Sayar tarafından çevrildi. Vadi Yayınları: 1993, s. 127-140
^Bonnie Lee Hood (1986). "Understanding Transpersonal Crises (Doktora Tezi)". Spiritual Emergencies. University of Massachusetts. s. 2.
^Turner, R.P; Lukoff, D.; Barnhouse, R.T.; Lu, Francis G. (1995). Religious or Spiritual Problem: A Culturally Sensitive Diagnostic Category in the DSM-IV. 183. The Journal of Nervous and Mental Disease. s. 436.
^Stanislav Grof ve Christina Grof, Manevi Kriz: Gelişimsel Krizleri Anlamak, çev. Ahu Ayan, Kaknüs Yayınları, 2011, s.40
^Stanislav Grof-Christina Grof, The Stormy Search for The Self, Los Angeles, Jeremy P. Tarcher, 1990, s.35
^Kevin, O. (2017). St. Arnaud, Psychosis or Spiritual Emergency: The Potential of Developmental Psychopathology for Differential Diagnosis. 36. International Journal of Transpersonal Studies. s. 51.
^{{kitap kaynağı|ad=A.B.|soyadı=Newberg |başlık =Cerebral blood flow differences between long-term meditators and non-meditators| bölüm =Consciousness and Cognition|volume= 19| issue= 4 |tarih=Aralık 2010|sayfa=899-900, 903-904
^Waxman, S.G.; Geschwind, N. (1975). The interictal behavior syndrome of temporal lobe epilepsy. 12. Arch Gen Psychiatry. ss. 1580-6.
^Kaynak hatası:Geçersiz <ref> etiketi; su isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)
^Stanislav Grof-Christina Grof, "Spiritual Emergency: The Understanding and
Treatment of Transpersonal Crises",International Journal of
Transpersonal Studies, Vol.36, Issue 2, 2017, s.33-34 (1986'daki makalenin yeni basımı)
^Elliot Wolfson, "Light Through Darkness: The Ideal of Human Perfection in the Zohar" The Harvard Theological Review 81, no.1 (1988), s.76,84,85
^Stephen Eskildsen, "Some Troubles and Perils of Taoist Meditation", Monumenta Serica, 56:1, s.259-264
^Juhn Y. Ahn - Zen and the Art of Nourishing Life, Japanese Journal of Religious Studies, Nanzan Institute for Religion and Culture, 2008, 35/2, s.178–179
^C. Pierce Salguero, “Meditation Sickness”
in Medieval Chinese Buddhism
and the Contemporary West", Journal of Buddhist EthicsVolume 30, 2023, s.169-179
^Jack Kornfield, "Manevi Uygulamalarda Ortaya Çıkan Engeller ve Ani Değişimler", S.Grof-C.Grof, Manevi Kriz: Kişisel Dönüşüm Buhranlarına Bir Bakış içinde çev. Ahu Ayan, Kaknüs Yayınları, 2011, s.211
^Sara Sviri, "Between Fear and Hope: On the Coincidence of Opposites in Islamic Mysticism", Jerusalem Studies in Arabic and Islam, vol.9(1987), s.338-339
^Mevlana, Mesnevi, çev. Veled İzbudak, MEB. Yayınları, İstanbul, 1990, Cilt 1, s. 236-237 (2943-2949.beyitler)
John White (Ed.), Kundalini, Evolution and Enlightenment, Paragon House, 1990 (482 sayfa) (Bu eser Türkçeye belirli bölümleri seçilerek şu şekilde çevrilmiştir: John White (Ed), Kundalini Deneyimleri, çev.Aslı Bâki, Satori Yayınevi, 2020 -128 sayfa-)
Makaleler
Stanislav Grof-Christina Grof, "Spiritual Emergency: The Understanding and Treatment of Transpersonal Crises",International Journal of Transpersonal Studies, Vol.36, Issue 2, 2017, s.30-43
Kevin O. St. Arnaud, Psychosis or Spiritual Emergency: The Potential of Developmental Psychopathology for Differential Diagnosis, International Journal of Transpersonal Studies, Cilt 36, Sayı 2, 2017, s.44-59
Stephen Eskildsen, "Some Troubles and Perils of Taoist Meditation", Monumenta Serica, 56:1, s.259-291
Juhn Y. Ahn - Zen and the Art of Nourishing Life, Japanese Journal of Religious Studies, Nanzan Institute for Religion and Culture, 2008, 35/2, s.177–229
Andrew B.Newberg vd, "Cerebral blood flow differences between long-term meditators and non-meditators", Consciousness and Cognition, Volume 19, Issue 4, December 2010, s.899-905
S.G Waxman, N.Geschwind "The interictal behavior syndrome of temporal lobe epilepsy". Arch Gen Psychiatry. (1975), 32 (12): 1580–6.
R.P.Turner, D.Lukoff, R.T.Barnhouse, Francis G.Lu, "Religious or Spiritual Problem: A Culturally Sensitive Diagnostic Category in the DSM-IV", The Journal of Nervous and Mental Disease, Vol.183, No:7, 1995, s.435-444
Group for the Advancement of Psychiatry, Mysticism: Spiritual Quest or Pyschic Disorder?, (Committee on Psychiatry and Religion), Report No:97, Vol.IX, New York : Group for the Advancement of Psychiatry, Kasım 1976, s.705-825
Sara Sviri, "Between Fear and Hope: On the Coincidence of Opposites in Islamic Mysticism", Jerusalem Studies in Arabic and Islam, vol.9, 1987, s.316-349
Elliot Wolfson, "Light Through Darkness: The Ideal of Human Perfection in the Zohar" The Harvard Theological Review 81, no.1 (1988), s.73-95
C. Pierce Salguero, “Meditation Sickness” in Medieval Chinese Buddhism and the Contemporary West", Journal of Buddhist EthicsVolume 30, 2023, s.169-211
Nathan Fisher. “The Dark Night of the Soul in Abrahamic Meditative Traditions.” The Oxford Handbook of Meditation, edited by Miguel Farias, Mansur Lalljee, and David Brazier, Oxford UP, 2021,s. 865–886.
Miguel Farias, M., E. Maraldi, et al. “Adverse events in meditation practices and meditation-based therapies: a systematic review.” Acta Psychiatrica Scandinavica, vol.142, 2020, pp. 374–393. /10.1111/acps.13225
Jun Ahn. “Malady of Meditation: A Prolegomenon to the Study of Illness and Zen.” (Doktora tezi), UC Berkeley, 2007.
Juhn Y. Ahn, “Meditation Sickness.” The Oxford Handbook of Meditation, edited by Miguel Farias, Mansur Lalljee, and David Brazier, Oxford UP, 2021, s. 887–906.
Juhn Y. Ahn, “Getting Sick Over Nothing: Hyesim and Hakuin on the Maladies of Meditation.” Buddhism and Medicine: An Anthology of Premodern Sources, edited by C. Pierce Salguero, Columbia UP, 2017, s. 390–97.
Bhikkhu Anālayo . “The Mass Suicide of Monks in Discourse and Vinaya Literature.” Journal of Chinese Buddhist Studies vol. 7, 2014, s.11–55.
Willoughby B. Britton, “Can mindfulness be too much of a good thing? The value of a middle way.” Current Opinions in Psychology: Special Issue on Mindfulness, vol. 28, 2019, pp. 159–165.
Ausiàs Cebolla, et al. “Unwanted effects: Is there a negative side of meditation? A multicentre survey” PLoS One. Vol. 12, no. 9, 2017. (https://doi.org/10.1371/journal.pone.0183137)
Eric M. Green “Healing Sicknesses Caused by Meditation:‘The Enveloping Butter Contemplation’ from the Secret Essential Methods for Curing Meditation Sickness.” Buddhism and Medicine: An Anthology of Premodern Sources, edited by C. Pierce Salguero, Columbia UP, 2017, s. 373–381.
Marco Schlosser, et al,“Unpleasant meditation-related experiences in regular meditators: Prevalence, predictors, and conceptual considerations.” PLoS ONE vol. 14, no. 5, 2019,