Share to: share facebook share twitter share wa share telegram print page

1515-1577 Osmanlı-İspanya Savaşı

1515-1577 Osmanlı-İspanya Savaşı
Osmanlı-Habsburg Savaşları

Cerbe Deniz Muharebesi (1560)
Tarih1515-1577
Bölge
Sonuç Kuzey Afrika'da Osmanlı zaferi, Akdeniz'de stratejik denge
Coğrafi
Değişiklikler
Cezayir, Tunus ve Libya'nın kontrolü Osmanlıların eline geçti.
Taraflar

Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu

Fransa Krallığı Fransa Krallığı

Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ve müttefikleri

Komutanlar ve liderler
Osmanlı İmparatorluğu I. Selim
Osmanlı İmparatorluğu I. Süleyman
Osmanlı İmparatorluğu II. Selim
Osmanlı İmparatorluğuIII. Murad
Osmanlı İmparatorluğu Barbaros Hayreddin Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Turgut Reis
Osmanlı İmparatorluğu Oruç Reis
Osmanlı İmparatorluğu Piyale Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Hasan Ağa
Osmanlı İmparatorluğu Uluç Ali Paşa
Fransa Krallığı I. François
V. Karl
II. Felipe
Juan de Austria
Andrea Doria
III. Charles

1515-1577 Osmanlı-İspanya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile İspanyol İmparatorluğu'nun 16. yüzyılda Akdeniz hakimiyeti için yürüttükleri büyük çaplı savaş.

Öncesi

İber Yarımadası'nda 711 yılında başlayan İslam egemenliği III. Abdurrahman döneminde (929-961) son parlak dönemini yaşamış; onun ölümünün ardından ise Endülüs Emevî Devleti çöküşe başlamış, 1031'de bu devletin yıkılmasıyla 1031-1090 arasında muhtelif Müslüman emirliklerin (bir ara 34 adet) bir arada hüküm sürdüğü Tavaif-i Mülûk devri yaşanmıştı. Yarımadadaki Hristiyan krallıkların (León, Kastilya ve Aragon ve Portekiz) Reconquista (yeniden fetih) hedefi çerçevesindeki taarruzlarına karşı Müslümanlar Murâbıtlar ve Muvahhidler dönemlerinde (1090-1248) direnmeye çalıştılarsa da, 1212 yılında gerçekleşen Las Navas de Tolosa Muharebesi İslam tarihi için önemli bir dönüm noktası olmuştu. Hristiyanların kesin zaferinin ardından Gırnata Emirliği 1232-1492 arasında Kastilya'ya bağımlı olarak yarımadanın güneyine sıkışmış topraklarda mevcudiyetini sürdürdüyse de, 1469 yılında Kastilya ve Aragon'un birleşmesiyle daha saldırgan bir İspanyol siyasetiyle karşılaşmaya başlamıştı. 1482'de başlayan Granada Savaşı'nda topraklarını teker teker kaybeden Gırnata Emirliği'nin başkenti Granada'nın sekiz aylık bir kuşatmadan sonra 2 Ocak 1492'de düşmesiyle tarih sahnesinden silinmişti[1].

Osmanlı Devleti ile İspanya'nın ilişkileri de Granada Savaşı vesilesiyle dolaylı olarak başladı. Sözkonusu savaş sırasındaki seri toprak kayıpları nedeniyle sıkışmış durumda olan Emir Ebu Abdullah Osmanlı Padişahı II. Bayezid’e bir elçi göndererek yardım istedi. Fakat II. Bayezid bu sırada bir taraftan kardeşi Cem'le meşgul olduğu, diğer taraftan Memlûkler'le savaştığı için istenilen yardımı yollayamadı.[2]

İspanyol İmparatorluğu ise askerî harekâtlarının sahasını Kuzey Afrika sahillerine teşmil etti ve güçlenen donanmasının da yardımıyla 1497'de Fas sahillerinde Melilla ve Tunus kıyısında Cerbe adasını, 1505'te Mers El Kebir'i, 1509'da Vahran'ı, 1510'da ise Bicâye ve Trablus'u işgal etti. Ayrıca Cezayir şehrinin karşısındaki adaya bir kale inşa ederek şehri dolaylı olarak kontrolü altına aldı.

Bu dönemde, Mısır hariç tüm Kuzey Afrika askerî güçten yoksun yerel emirlikler tarafından yönetilirken, İspanyol işgallerine direnebilecek kuvvete de sahip değillerdi. 1500'lü yılların başında bu dezavantajlı durumu değiştiren iki gelişme oldu. Birincisi, 1502 yılında İspanya'da İslam'ın yasaklanmasından sonra Endülüs'teki on binlerce Müslümanın Kuzey Afrika'ya göç ederek taze ve dinamik bir nüfus yaratmalarıydı. İkinci önemli gelişme ise Batı Anadolu sahillerinden gelen Türk denizcilerin bölgede üslenerek İspanyollara karşı direnişi başlatmalarıydı.

Bu çerçevede, 1503 yılında Cerbe adasında üslenen Oruç Reis ve Kemal Reis İspanya'daki Müslümanları ve Yahudileri Kuzey Afrika'ya taşıdıkları gibi, İspanyollarla çatışmaya da başladılar. Oruç Reis ve kendisine katılan Hızır Reis (Barbaros Hayreddin) 1504'te Tunus'taki Hafsî Hükümdarı V. Muhammed El-Mütevekkil'le anlaşarak Halkulvâdî'de üslendiler. 1513'e kadar buradan, 1513'ten itibaren ise yeni üsleri Şerşel'den İspanyollar ve bağlaşıklarıyla karada ve denizde mücadeleye başladılar. Bununla birlikte İspanya Donanmasıyla baş edebilecek yeterli güce sahip olmadıklarından 1515 yılında Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'e gemilerle hediyeler göndererek tâbiyet arzettiler, bunun karşılığında da gemi ve Batı Anadolu sahillerinden asker toplama yetkisini temin ettiler. Bu şekilde, Osmanlı Devleti ile İspanyol İmparatorluğu arasında Cezayir ve Tunus üzerinde (daha sonra topyekün savaşa dönüşecek) çarpışmalar başladı.

Savaş

Oruç Reis ve Hızır Reis'in (Barbaros Hayreddin) Osmanlı destekli mücadelesi (1515-1529)

1515'te Yavuz Sultan Selim'in himayesi altına giren Barbaros kardeşler, Cezayir'den gelen bir heyetin İspanyollara karşı kendilerinden yardım istemesi üzerine, 1516'da Cezayir şehrini ele geçirdiler. Oruç Reis Şerşel’de Cezayir sultanı ilan edildikten sonra Tenes ve Tilimsan'ı da zaptederek topraklarını Fas'a kadar genişlettiyse de, İspanyolların 1518 Mayıs'ındaki karşı taarruzunda hayatını kaybetti. Tilimsan yeniden İspanyol himayesindeki Zayyanilerin eline geçti.

Oruç Reis'in yerine Hızır Reis (Barbaros Hayreddin) geçti ve 1519 yılında bu defa Hacı Hüseyin’i Cezayir halkının Ekim 1519 tarihli arîzasıyla Yavuz Sultan Selim'e göndererek yardım talep etti.

İspanyol karşı saldırısı (1529-1541)

Kanuni Sultan Süleyman'ın Barbaros Hayreddin Paşa'yı kabulü (1533) (Süleymannâme)

Cezayir Adası'nın kaybı İspanya'da esaslı bir sarsıntı yarattı. 1529 yılında kuşatılmakta olan adaya takviye götüren 10 gemilik bir İspanyol filosu adayı çoktan geçirmiş olan Barbaros Hayreddin Paşa'nın ustaca karşı taarruzuyla imha edildi. 1531 Temmuz ayında ise Cenevizli Amiral Andrea Doria komutasındaki 50 parçalık İspanyol-Ceneviz donanması Şerşel Seferi'nde daha büyük bir hezimete uğradı. Keza Andrea Doria'nın 1532 yılında ele geçirdiği (Mora'nın ucundaki) Koron limanını Osmanlılar 1534'te geri almayı başardılar.

Bununla birlikte, 1533 yılı Osmanlı-İspanya Savaşında önemli dönüm nokatalarına da sahne oldu. Nitekim, Osmanlı İmparatorluğu İspanyol İmparatorluğu'nu da çatısı altında barındıran Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'yle ilk defa bir barış antlaşması imzaladı. Bu antlaşmayla Osmanlılar ile Avusturya Arşidüklüğü arasındaki Macaristan cephesindeki savaş sona ererken, Antlaşma kapsamında olmayan Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun diğer bağlılarıyla (İspanyol İmparatorluğu, Napoli Krallığı ve Ceneviz Cumhuriyeti) Akdeniz'de savaş hali kesintisiz sürdü.

1533 yılındaki ikinci önemli gelişme ise, Koron'u geri almak isteyen Kemankeş Ahmed Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasının Ceneviz donanması karşısında etkisiz kalması üzerine, Osmanlı başkentinin Akdeniz'de daha güçlü bir donanma için Barbaros Hayreddin Paşa ve Türk reislerine dönmesi oldu. 1532 yılında İstanbul'a çağrılan Barbaros, 1533 yılında Kaptan-ı deryalığa getirildi. 1533-1534 kışında hazırladığı kuvvetli donanmayla Akdeniz'e açılan Barbaros Hayreddin Paşa, Napoli Krallığı kıyılarını yıkıma uğrattıktan sonra 16 Ağustos 1534'te Tunus'u fethetti.

Osmanlıların bu stratejik hamlesi Kutsal Roma Cermen İmparatoru V. Karl'ın dikkatinin tamamen Akdeniz'e dönmesine neden oldu. 1535 yılında V. Karl bizzat komuta ettiği seferde Haziran ayında Tunus'u geri aldı. Buna mukabil, filosunu Annâbe'ye kaçırmaya başaran Barbaros Hayreddin Paşa Batı Akdeniz'e açılarak İspanyol İmparatorluğu'na bağlı Balear Adaları'ndan Minorka'yı istila etti. Eylül ayında ise Tilimsan'a yönelik İspanyol saldırısı da Osmanlılarca püskürtüldü.

Preveze Deniz Muharebesi (1538)

1537 yılında Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması ve Lütfi Paşa komutasındaki Türk birlikleri Napoli Krallığı'na bağlı Pulya topraklarını Pulya'yı istila etti. Aynı yıl Osmanlı-Venedik Savaşı başladı. Bunun üzerine, Papa III. Paulus'un teşvikiyle Venedik Cumhuriyeti, İspanyol İmparatorluğu, Papalık Devleti, Ceneviz Cumhuriyeti ve Malta Şövalyeleri'nin katılımıyla Kutsal İttifak oluşturulduysa da, 28 Eylül 1538'deki Preveze Deniz Muharebesi'nde Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması büyük bir zafer kazandı (Hristiyan donanmasında 50 İspanyol kalyonu ve 61 Ceneviz-Papalık savaş gemisi de bulunuyordu).

Aynı yıl Cenevizli Amiral Andrea Doria tarafından ileride Osmanlılar'a karşı üs olarak kullanılmak üzere ele geçirilen Kastelnovo'da 1539 yılında Barbaros Hayreddin Paşa tarafından geri alındı ve 6.000 kişilik İspanyol garnizonu imha edildi. Bu, İspanyol İmparatorluğu'nun İnebahtı Deniz Muharebesi'ne kadar Batı Akdeniz'deki son askerî harekâtı oldu. Özellikle Preveze Deniz Muharebesi'nde Cenevizli Amiral Doria'nın Ceneviz'in tarihi rakibi Venedik'le müttefik olsa dahi Ceneviz gemilerini muharebeye dahil etmekte gösterdiği tereddüt adı geçen kişiye yönelik eleştirilere yol açtı. (nihayetinde Kutsal İttifak kısa sürede dağıldı)

Cezayir Deniz Seferi (1541)

1540 yılında Cezayir çıkışlı bir Osmanlı filosu Cebelitarık'ı istila ettiyse de, İspanya Donanması Alborán Deniz Muharebesi'ndeki başarısıyla durumu dengelediği gibi, Giovanni Doria komutasındaki İspanyol-Ceneviz donanması da 15 Haziran 1540'ta Girolata Deniz Muharebesi'nda bir başka Osmanlı filosunu mağlup ederek Turgut Reis'i esir almayı başardı. Turgut Reis'in yenilgisinden yararlanan Andrea Doria ise 80'i aşkın parçadan oluşan bir donanmayla (51 kadırga ve 30'dan fazla kalyot ile fusta) İspanya Krallığı'nın Sicilya Genel Valisi Garcia de Toledo liderliğindeki 14 İspanyol piyade bölüğünü de taşıyarak 1540 yazında Messina'dan denize açılarak Tunus'a çıkarma yaptı ve Hafsîler'in elindeki Münestir, Susa, Hammamet ve Kelibia kalelerini ele geçirerek Tunus'taki İspanyol hâkimiyetini genişletti.

1541 yılı ise İspanya'nın 1529'dan beri devam eden taarruzlarının zirvesini teşkil etti. Barbaros Hayreddin'in Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun donanmasının komutasına geçmesi yönündeki teklifi reddetmesi üzerine büyük bir donanma (580 gemi ve 36.000 denizci ve asker) toplayan V. Karl 1541 yılındaki Cezayir Deniz Seferi'nde fırtına nedeniyle perişan olduğu gibi, Hasan Ağa tarafından savunulan Cezayir önünde de büyük bir hezimete uğradı.[3][4]

Osmanlıların savaşı Batı Akdeniz'e taşıması (1542-1559)

Matrakçı Nasuh'un minyatüründe Nice Kuşatması (1543)

Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun Cezayir önündeki büyük yenilgisi İspanyollar'ın Osmanlı topraklarına hücumlarına bir süreliğine son verdiği gibi, Osmanlılar da mücadeleyi İspanyol İmparatorluğu'nun egemen unsur olduğu Batı Akdeniz'e taşıdılar. Fransa'yla ittifakı çerçevesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun İtalya Savaşı'na dahil olmasıyla; Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, 1543 yılında Napoli Krallığı, Papalık Devleti, Ceneviz Cumhuriyeti ve Savoy Dükalığı'nün elindeki limanları istila etti ve 1543-1544 kışında Toulon'da kışladı ve 1544 yılında da bu kıyılardaki harekâtını sürdürdü.

Bu esnada Osmanlılara tâbi Macaristan Krallığı'ndaki taht kargaşası nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu 1540 yılından itibaren yeni bir savaşa tutuşmuşlardı. Bu bağlamda, iki İmparatorluk Akdeniz ve Macaristan'da kıyasıya mücadelelerini sürdürdüler. Sözkonusu savaştan Osmanlıların galip gelmesi sonrasında 1545'te önce ateşkes, 1547'de ise barış antlaşması imzalayan taraflar, Akdeniz'de de göreli bir sükûnet devrine girdiler. 1546 yılında ise büyük Türk denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa hayata gözlerini yummuştu.

Taraflar arasındaki sükûnet kısa sürdü ve İspanyol İmparatorluğu'nun 1550 Haziran'ında bir donanma göndererek Tunus'taki Osmanlı kalesi Mehdiye'yi ele geçirmesi ve İmparator Ferdinand'ın György Martinuzzi aracılığıyla Macaristan ve Erdel'i yeniden ele geçirmeye çabaları 1562 yılına kadar sürecek yeni bir savaşın başlamasına neden oldu. Bu savaşta, Osmanlı donanması'nın önderliğini devralan Turgut Reis ile 1553'te Kaptan-ı deryalığa getirilen Piyale Paşa Osmanlıların Batı Akdeniz'deki askerî mevcudiyetini İspanyol İmparatorluğu'nun hilafına zirveye taşıdılar.

Akdeniz ise Osmanlıların daha geniş çaplı harekâtlarına ve önemli zaferlerine sahne oldu. Osmanlı Donanmasının Fransa Krallığı ile ittifak halinde Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'na karşı Akdeniz'de icra ettiği harekât da 1559'a kadar sürecek İtalya Savaşı'nın başlamasına neden oldu.

1551 yılında Osmanlı donanması İspanya müttefiklerinden Malta Şövalyeleri'ne bağlı Gozo adasını Temmuz ayında istila ettikten sonra 14-15 Ağustos'taki kuşatma sonucunda Libyalı Arapların da karadan desteğiyle Trablus'u fethetti.

1552 yılında Osmanlı donanması da Batı Akdeniz'e açılarak Napoli Krallığı'na bağlı Calabria'yı istila etti ve Ponza muharebesinde Andrea Doria komutasındaki Ceneviz donanmasını yenilgiye uğrattı.

1553 yılında Akdeniz'deki mücadele hareketli geçmeye devam etti. Sinan Paşa ve Turgut Reis komutasındaki Osmanlı donanması; Antoine Escalin des Aimars komutasındaki Fransız Donanmasıyla birleşerek Napoli, Sicilya ve Korsika kıyılarını vurduktan sonra, Ağustos ve Eylül aylarında İspanya Krallığı'nın müttefiki Cenevizlilerin idaresindeki Korsika'yı ele geçirdi. Öte yandan, İspanya Krallığı 1550 yılında işgal ettiği Mehdiye'yi daha fazla elinde tutamayacağını anladı. İmparator V. Karl kaleyi Malta Şövalyeleri'ne devretmeyi önerdiyse de, teklifinin reddedilmesi üzerine kaleyi tahliye etti.[5] Bunun üzerine Osmanlılar kaleyi tekrar ele geçirdiler.

1554 yılında Osmanlı donanması İspanya'ya bağlı Napoli Krallığı'na bağlı Pulya kıyılarını yağmalayarak Viesta'yı, ardından ise Floransa Cumhuriyeti'ne bağlı Toskana kıyılarını bombardımana tutarak Orbetello'yu istila etti. Bununla birlikte, Osmanlı donanması Fransız donanmasıyla buluşamadı ve Korsika üzerine planlanan ortak harekâttan vazgeçerek mevsimin ilerlemesi nedeniyle geri döndü.[6]

1555 yılında Piyale Paşa ve Turgut Reis komutasındaki Osmanlı donanması'nın Batı Akdeniz'deki faaliyetleri ise sürat kaybetmeden devam etti. Donanma Kalabriya, Toskana, Korsika ve Ligurya kıyılarını yıkıma uğratırken, Piombino üzerine Türk-Fransız akını ise sonuçsuz kaldı. Cezayir Valisi Salih Reis ise İspanyolların Kuzey Afrika'da kalan az sayıdaki üslerinden Bicâye'yi 28 Eylül'de fethetmeyi başardı. Bu kayıp, İspanya'da öfkeye neden oldu ve kaleyi Osmanlılara teslim eden komutan Alonso Peralta Valladolid'de idam edildi.

Öte yandan, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu da tarihi bir dönemeçten geçiyordu. İmparatorluk Diyeti Katolikler ile Lutherci prensler arasında barışı sağlamak için Augsburg'da toplandı. 25 Eylül 1555'te imzalanan Augsburg Barışı'yla cuius regio, eius religio (hükümdarın dini neyse, ülkesinin dini de odur) formülü benimsenerek her hükümdara kendi topraklarının dinini belirleme yetkisi verildi. Bununla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı sürekli askerî yenilgiler alan, Fransa'yı dize getiremediği gibi 1554'te Metz'i kaybeden ve ülkesi içinde dinsel birliği de sağlayamayan V. Karl psikolojik çöküntü içinde tahttan feragata hazırlandı ve İmparatorluğu İspanya ve Alman/Avusturya dalları arasında bölüştürdü. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'ndaki bu sarsıcı gelişmeler 16 Ocak 1556'da V. Karl'ın resmen tahttan feragat ederek İspanya'daki bir manastırda inzivaya çekilmesiyle devam etti. İmparatorluğun tahtına V. Karl'ın kardeşi ve Avusturya Kralı Ferdinand geçerken V. Karl'ın oğlu II. Felipe de (1556-1598) İspanya Kralı oldu.

1557 yılında Turgut Reis ve Piyale Paşa'nın komutasındaki 60 parçalık Osmanlı donanması Pulya kıyılarını vurduktan sonra Kalabriya kıyılarına asker çıkardı ve Cariati’yi istila etti. Ardından ise Tunus'a yönelerek 1534'ten beri İspanyol İmparatorluğu'nun işgalindeki Bizerte'yi (Benzert) fethetmeyi başardı.

1558 yılında ise Turgut Reis ve Piyale Paşa'nın komutasındaki Osmanlı donanması Batı Akdeniz'de daha geniş çaplı bir harekât icra ederek Kalabriya'da Reggio'yu istila ettikten sonra, Lipari adalarını yağmaladı, Napoli Krallığı'na bağlı Amalfi kıyılarında Massa Lubrense, Cantone ve Sorrento'yu ele geçirdi. Ardından Toskana kıyılarında Piombino'yu bombardımana tutan donanma güneye yöneldi ve Malta açıklarında Malta Şövalyelerinin bir filosunu mağlup ettikten sonra Balear adalarına yöneldi ve Minorka adasının merkezi Ciutadella'yı sekiz günlük bir kuşatmadan sonra ele geçirdi (17 Temmuz).

Başarısız barış arayışları (1558-1559)

Akdeniz'de bu mücadele sürerken Osmanlı İmparatorluğu ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu arasında 1557 yılından itibaren süren diplomatik müzakereler sonucunda Osmanlılar ve Almanlar arasında 31 Ocak 1559'da kalıcı bir mütareke imzalandı. 29 Nisan 1558'de ise Kral Ferdinand dört Ahidname taslağını Osmanlı tarafına gönderdi. Alman elçisi Busbecq 8 Haziran'da Kanuni Sultan Süleyman'ın huzuruna çıktıysa da ahidneme taslaklarına olumlu yanıt alamadı. Bununla birlikte, müzakerelerin sürmesi hususunda mutabık kalındı. Zira, doğuda Safevî tehlikesini 1555 yılında Amasya Antlaşması'yla bertaraf etmiş bulunan Osmanlı İmparatorluğu'nda (1553 yılında Şehzade Mustafa'nın öldürülmesinden beri) şehzadeler arasında süregelen veraset temelli iç savaş Kanuni'nin dikkatini oğulları arasındaki mücadelelere çevirmişti. Şehzade Bayezid'in de 1559'da Konya'da Selim'e yenilmesi, ardından Safevîler'e sığınması, 1561'de ise Osmanlı-Safevî uzlaşısı sonucunda Osmanlı cellatlarınca Kazvin'de boğdurulmasına kadar geçen süreç Osmanlı devlet mekanizmasını bir hayli meşgul etmişti.

Aynı dönemde Habsburg Hanedanı'nın İspanya Krallığı kanadı da Osmanlılarla barış arayışına girmişti. Bu çerçevede, 1558 Kasım ve 1559 Haziran aylarında Osmanlı sarayına gönderilen elçiler Busbecq'in aksine mütareke bile koparmayı başaramadılar ve 1515'ten beri devam eden Osmanlı-İspanya Savaşı 1560 yılından itibaren en çetin dönemine girdi.

Topyekün Savaş (1560-1574) - Cerbe, Malta, İnebahtı ve Tunus

Cerbe Deniz Muharebesi (1560)

Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşı 1542'den itibaren Batı Akdeniz'e taşıması ve Osmanlı donanmasının her yıl İspanya ve bağlılarının topraklarına yönelik tahripkâr taarruzları İspanya Krallığı'nı dikkatini tamamen buradaki mücadeleye yöneltmesine ve Papa IV. Paulus'a başvurmasına neden oldu. Papa'nın çağrısıyla İspanya'nın yanısıra, Papalık, Ceneviz, Malta, Napoli-Sicilya ve Savoy savaş gemilerinden oluşan yaklaşık 200 gemilik Kutsal İttifak armadası 1551-1559 arasında İspanyol topraklarına en büyük tahribatı yaratan Turgut Reis'in üssü Trablus'u hedef aldı (20 Şubat 1560). Buna mukabil, lojistik nedenlerle Cerbe adasına yönelen armada burayı ele geçirerek bir kale inşa ettiyse de, 11 Mayıs'ta ada önlerine ulaşan Piyale Paşa ve Turgut Reis'in ortak komutasındaki Osmanlı donanmasıyla muharebeye zorlandı. Cerbe Deniz Muharebesi'nde Osmanlı donanması büyük bir zafer kazanırken, Haçlı armadası gemilerinin yarısını kaybetti ve 9 ilâ 18.000 ölü ve 5.000 esir verdi. Cenevizli Amiral Giovanni Andrea Doria'nın muharebe sahasından çekilmesi sonrası Kutsal İttifak armadasının komutasını devralan İspanyol Amiral D. Alvaro de Sande de esirler arasındaydı.[7]

İspanyolların Penon de Velez'de yenilgileri (1563)

Cerbe zaferi Osmanlı donanmasının bir anlamda doruk noktasını teşkil ederken, müteakip 10 yıl boyunca Akdeniz'de karşısına çıkacak güç kalmadı. Nitekim; 600 usta denizcisini ve 2.400 arkebüzcüsünü kaybeden İspanya'nın yeniden toparlanması belirli bir zaman aldı.[8] Bununla birlikte; Osmanlılar da bu üstünlüklerini ilave kazançlarla pekiştiremediler. Zira; her ne kadar bu dönemde, Turgut Reis 1561 yılında Lipari Deniz Muharebesi'nde Napoli-Sicilya filosunu imha ettikten[9] sonra Napoli'ye yönelik ablukada anılan Krallığın geri kalan gemilerini esir ettiyse de, Piyale Paşa ve Turgut Reis ortak komutasındaki Osmanlı donanması 1563'te (ikinci kez) kuşattığı Vahran'ı alamadı. Aynı yıl Don Sanco de Leyva komutasındaki İspanyol donanması ve birlikleri ise kuşattıkları Osmanlıların Fas'ın kuzey kıyılarındaki üssü Penon de Velez (Badis) önünde ağır bir yenilgiye uğradılarsa da[10], müteakip yıl İspanyol donanması Osmanlıların tahliye ettikleri üssü geri almayı başardı (anılan topraklar halen İspanya'ya bağlıdır).[11]

Malta Kuşatması (1565)

1565 yılı ise Osmanlı donanmasının en büyük çaplı harekâtlarından birine sahne oldu. Yaklaşık 25.000 kişilik bir kuvveti taşıyan donanma 18 Mayıs 1565'te Malta'ya ulaştı ve Hospitalier Şövalyeleri'nin savunduğu adadaki kaleleri kuşattı. St. Elmo kalesini güçlükle ele geçiren Osmanlı kuvvetleri 7 Ağustos'ta adanın asıl müstahkem mevkileri olan St. Michel ve St. Angelo'yu şiddetli bombardımana tuttularsa da genel taarruzlarla düşürmeyi başaramadılar. Verilen kayıplar ve Osmanlı donanmasının (mevsimin sonbahara dönmesi nedeniyle) kışlamak üzere İstanbul'a dönme mecburiyeti Serdar Lala Mustafa Paşa'nın adayı tahliye atme kararı almasına neden oldu. 7 Eylül'de İspanya Krallığı tarafından gönderilen Don Garcia komutasındaki 8.000 kişilik[12] kurtarma birliği Malta'ya çıkarma yapınca Osmanlılar da 8 Eylül'de adayı tahliye ettiler. Bu şekilde İspanya'nın önemli bir müttefiki olan Hospitalier Şövalyeleri ve bu Krallığın Güney İtalya'daki topraklarını koruyan Malta adası kurtarılmış oldu.

Malta'da Osmanlı birlikleri kayıplara uğradıysa da, Osmanlı donanması gücünü korumaya devam ediyordu. Nitekim; Osmanlı ordusu 1566'da Kanuni Sultan Süleyman'ın son seferi olan Zigetvar Kuşatması için Macaristan'a yürürken, Piyale Paşa komutasındaki Osmanlı donanması aynı yıl İspanya'nın müttefiki Cenevizlilerce yönetilen Sakız'ı fethetti. Ardından Akdeniz'e açılarak keza İspanya'nın müttefiki Napoli Krallığı'nın Pulya kıyılarını vurdu. Bu dönemde İspanya Krallığı Gırnata Ayaklanmasıyla meşguldü. Kral II. Felipe'nin asimilasyon siyasetini 1567'de çıkardığı fermanla daha da sıkılaştırmasının ardından, Kral'ın Almanya'da Protestanlar ve Hollanda'da Kalvinistler tarafından çıkarılan isyanlarla uğraşmasını fırsat bilen Gırnata Moriskoları, Muhammed bin Ümeyye’nin (Aben Humeya) önderliğinde 1568'de ayaklandılar[13] ve Cezayir Beylerbeyi Kılıç Ali Paşa'ya 20 Nisan 1568 tarihinde gönderdikleri mektupla Osmanlı donanmasının da yardım amaçlı sefer düzenlemesini talep ettiler.[14] Moriskoların yardım taleplerini ulaştırdıkları Osmanlı Padişahı II. Selim, 16 Nisan 1569'da gönderdiği cevabî mektupta ayaklanmayı yakından takip ettiğini, gerekli yardımların zamanında yapılması için elinden geleni yaptığını, fakat Osmanlı donanmasının bölgeye hemen gönderilmesinin mümkün olmadığını, zira donanmanın Kıbrıs seferine hazırlandığını bildirmişti.[15] Bununla birlikte, II. Selim Kılıç Ali Paşa'ya ayaklanmacıların desteklenmesini emretti. Kılıç Ali Paşa'nın 1569'da bir filo göndererek Almería'ya asker, erzak ve silâh çıkarma girişimi fırtına nedeniyle sonuçsuz kaldıysa da, 1570 yılındaki girişimde 400-500 askerle birklikte erzak ve silâh sevketmeyi başardı.[16] Kral II. Felipe bu yardımların artması ve ayaklanmanın yayılması tehlikesine karşı 1570-71 kışında harekete geçti ve ayaklanmayı şiddetli bir şekilde bastırdı. Buna mukabil, İspanya'nın ayaklanmayla meşgul olmasından bilistifade Kılıç Ali Paşa 1569 sonundaki seferiyle İspanyol himayesindeki Hafsîlerin elindeki Tunus'u zaptetti.[17]

İspanya Krallığı Gırnata Ayaklanması'nı bastırdıktan sonra yeniden Osmanlı İmparatorluğu'yla doğrudan mücadelesine odaklandı. 1570-1573 Osmanlı-Venedik Savaşı'nın ilk yıllarında Osmanlıların Kıbrıs'a hücumları sırasında 25 Mayıs 1571 tarihinde İspanya Krallığı ve bağlıları ile Venedik arasında kurulan Kutsal İttifak Osmanlıların Magosa'yı ele geçirerek Kıbrıs'ın fethini tamamlamalarına engel olamadıysa da, Osmanlı donanması'nı 7 Ekim 1571'de İnebahtı Muharebesi'nde büyük bir yenilgiye uğratmayı başardı (muharebede İspanya İttifak donanmasına 49 kadırgalık katkı vermişti[18]). Donanmasını baştan aşağı yeniden inşa eden Osmanlılar 1572 yazında Kılıç Ali Paşa komutasında Akdeniz'e açılırken, İspanyolların da 55 kadırgalık katkısının bulunduğu İttifak donanmasıyla büyük bir muharebeye girişmediler.

Aynı yıl İspanya Krallığı'nın ilk barış teklifine sahne olduysa da herhangi bir sonuç getirmedi. Buna mukabil, Osmanlıların Venedik'le barış müzakereleri olumlu sonuçlandı ve taraflar arasında 7 Mart 1573 tarihinde imzalanan antlaşma sonucunda Kutsal İttifak da fiilen sona erdi. Venedik'in savaştan çekilmesiyle Osmanlı İmparatorluğu ile İspanya Krallığı mücadelede başbaşa kaldı. Nitekim 1573 yazında Piyale Paşa ve Kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa komutasındaki Osmanlı donanması İspanya'ya bağlı Napoli Krallığı'nın Pulya topraklarını hedef alırken, bundan istifade eden Juan de Austria komutasındaki İspanyol donanması da (1569'da Osmanlı topraklarına katılmış olan) Tunus kentini hedef aldı ve 10 Ekim 1573'te burayı ele geçirdi.

Bunun üzerine, Osmanlı donanmasının müteakip sefer mevsiminde (1574) ana hedefi Tunus'un işgalden kurtarılması oldu. Kılıç Ali Paşa komutasındaki Osmanlı donanması ve Ciğalazade Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı kuvvetleri 12 Temmuz-13 Eylül 1574 arasındaki başarılı askerî harekât sonucunda Tunus'u nihaî olarak (1881'deki Fransız işgaline kadar) Osmanlı topraklarına kattı.[19]

Değişen öncelikler ve barış arayışı

Hollanda İsyanı sırasında 1570 yılında basılan Liever Turks dan Paaps ("Türkler Papadan yeğdir") yazılı madenî paralar

Tunus'un Osmanlılarca fethinin ardından Osmanlı İmparatorluğu ve İspanyol İmparatorluğu Akdeniz'deki sınırlarının sonuna geldiğini fark ettiler. Osmanlılar, her ne kadar Tunus'la birlikte toprak kazançlarını sürdürdülerse de, büyük bir Osmanlı donanmasının teçhizi ve uzak bir mesafeye kayda değer bir çıkarma birliğinin naklini de gerektiren seferi büyük masraflara yol açmıştı.[20] (Tunus'tan elde edilen gelir bu masrafın çok altında kalmaktaydı) Buna ilaveten, İran Şahı I. Tahmasb'ın 25 Mayıs 1576'da ölümünün ardından bu ülkede meydana gelen iç karışıklıklar Osmanlıların dikkatini doğu cephesine çekmeye başladı. Bu bağlamda; Venedik'le 1573'te barış yapmış olan Osmanlılar, 1575 yılında Erdel Voyvodası Stephen Báthory'nin Lehistan Krallığı tahtına çıkararak kuzeyde kendilerine müzahir bir yönetim oluşturmuşlar ve 25 Aralık 1576'da II. Rudolf'un tahta çıkışının ardından Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'yla 1568 tarihli antlaşmayı yenilemişler, batıdaki diğer cepheleri kapamaya meyilli bir duruma gelmişlerdi.

İspanyol İmparatorluğu'nda ise sorunlar çok daha büyüktü. Osmanlı İmparatorluğu'yla Akdeniz'de mücadele için harcanan büyük meblağların yanı sıra, 1568'de başlayan Hollanda İsyanı aşırı borçlanma odaklı bir ekonomik siyaset izleyen Kral II. Felipe'nin bütçesini zorlamaya başlamış, 1575 Kasım'ında Kral hazinenin iflasını açıklamıştı.[21] Bu gelişmeler üzerine, Kral II. Felipe gizlice Osmanlılara ateşkes/barış teklifinde bulundu.[22]

İspanya Kralı II. Felipe

Esasen, Martin de Acuña adlı bir elçi Osmanlı İmparatorluğu ile (İspanyol İmparatorluğu'na bağlı) Napoli Krallığı arasında 1577 Şubat ayında beş yıl süreli bir ateşkes anlaşmasının akdedilmesini sağlamıştı.[23] Aynı elçi İspanyollar'a da arabuluculuk teklifinde bulundu ve Kral II. Felipe tarafından uygun bulunmasını müteakip aynı yıl Osmanlı Sarayı nezdinde girişimlere başladı. 18 Mart 1577 yılında ortaya taslak bir metin çıktı.[24]

Bu sayede, taraflar arasında gayriresmî bir ateşkes ortamı oluşmuş oldu. Taraflar donanmalarını birbirlerinin topraklarına taarruz ettirmedikleri gibi, II. Felipe Hollanda'dan geri çektiği askerlerini de Osmanlılara karşı sevketmedi. Bu ortamın sağladığı müzakerelerin sonucunda, Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa'nın mektubunu II. Felipe'ye ulaştıran İspanyol elçiler Giovanni Margliani ve Bruti ateşkes anlaşması taslağının 18 Mart 1578 tarihinde (kimi kaynaklara göre 7 Şubat 1578) imzalanmasını sağladılar.[25]

Anlaşma, Akdeniz'in iki ucundaki iki gücün etrafında kümelenen devletleri de kapsar şekilde kaleme alındı. Bu çerçevede; Osmanlılarla müttefik Fransa Krallığı ile haraçgüzar statüde görülen Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu, Lehistan Krallığı, Venedik Cumhuriyeti ve Fas Sultanlığı Osmanlı İmparatorluğu tarafında, Papalık Devleti, Hospitalier Şövalyeleri (Malta), Ceneviz, Lucca Cumhuriyeti, Savoy Dükalığı, Toskana Büyük Dükalığı, Ferrara Dükalığı, Mantova Dükalığı, Parma Dükalığı, Urbino Dükalığı ve Piombino Prensliği de İspanya Krallığı tarafında olmak üzere ateşkese dahil edildi. Portekiz Krallığı ise Atlas Okyanusu ve Akdeniz bağlamında ateşkese dahil edilirken, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu kapsam dışı bırakıldı.[26]

Üç yıllık süreyle (1577-1580) taraflar arasında ateşkesi öngören bu ilk anlaşmanın ardından, 21 Mart 1580-Ocak 1581 arasını kapsayan bir yıllık, sonrasında ise 4 Şubat 1581’de üç yıllık birer ateşkes anlaşması daha imzalandı. 1581 anlaşması 1584, 1587 ve 1591 yıllarında yenilendi.[27]

Kaynakça

  1. ^ "The Christian Recovery of Spain - Being the Story of Spain from the Moorish Conquest to the Fall of Granada (711-1492 A.D.)", Creative Media Partners, LLC, Londra (2014)
  2. ^ "Osmanlı-Endülüs İlişkileri ve Osmanlı Yardımlarının Gecikme Sebepleri", Ömer Faruk Aksoy & Muhittin Kapanşahin, Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2022, c.12, sy.2, s.297-314
  3. ^ Alexander de Laborde, "Au roi et aux chambres, sur la question d’Alger (1830)", s. 85
  4. ^ "Kanuni Sultan Süleyman", Yılmaz Öztüna, Ötüken Neşriyat (2016)
  5. ^ Houtsma, M. Th. (1993). E. J. Brill's first encyclopaedia of Islam : 1913 – 1936. 5. Leiden, Netherlands: BRILL. ISBN 978-90-04-09791-9. s. 122
  6. ^ "Fernand Braudel, "The Mediterranean and the Mediterranean world in the age of Philip II" Volume: 2, University of California Press (1995), p.929". 9 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Kasım 2021. 
  7. ^ "Life and Letters", Oghier Ghiselin de Busbecq, c.1, Slatkine Reprints, Cenova (1971)
  8. ^ "Galleons and Galleys: Gunpowder and the Changing Face of Warfare at Sea, 1300-1650", John F. Guilmartin, Jr., Cassell (2002), s.133
  9. ^ "The Order of Malta and the Closing Session of the Council of Trent", J.T. McPartlin, 1973, s.134
  10. ^ "Historical-political-military-administrative-religious legend of the Peñon de Velez de la Gomera", Francisco Feliu de la Peña (1846), s.32
  11. ^ "Europe :: Spain — The World Factbook - Central Intelligence Agency". www.cia.gov. 10 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2020. 
  12. ^ "A Military History of Italy", Ciro Paoletti, Greenwood Publishing Group (2008), (ISBN 9780275985059), s.16–17
  13. ^ İslam Ansiklopedisi, "Moriskolar" maddesi, Mehmet Özdemir, Türk Diyanet Vakfı, Ankara (2020), c.30, s.287
  14. ^ "La Guerra de Los Moriscos (Segunda Parte de Las Guerras Civiles de Granada)" (İspanyolca), Gines Perez de Hita, Editorial Universidad de Granada, Granada (1998), s.4-5
  15. ^ Başbakanlık Osmanlı Arşivi, MD., No:9. Hüküm:231
  16. ^ "Gırnata İsyanı (1568-1570) Çerçevesinde Osmanlı-Endülüs İlişkileri", Feridun Bilgin, s.130
  17. ^ "Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi - Tunus'un Fethi (1574)", ATASE Yayınları, Ankara (1978), s.2
  18. ^ "Carnage and Culture: Landmark Battles in the Rise to Western Power", Victor Davis Hanson, Knopf Doubleday Publishing Group (2007), ISBN 978-0-307-42518-8.
  19. ^ "TUNUS". TDV İslâm Ansiklopedisi. 2 Haziran 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2022. 
  20. ^ "Unutulmuş Sınırlar: 16. Yüzyıl Akdeniz'inde Osmanlı-İspanyol Mücadelesi", Andrew Hess, Çev. Özgür Kolçak, Küre Yayınları, İstanbul (2010), s.135-136
  21. ^ "The Castilian Bankruptcy of 1575", A. W. Lovett, The Historical Journal, c.23, Sayı.4 (1980, Aralık), s.899-911
  22. ^ "The Battle of Lepanto and Its Place in Mediterranean History", Andrew C. Hess, The Past and Present, Sayı:57, Oxford University Press, Oxford (1972), s.66-67
  23. ^ "The Mediterranean and the Mediterranean World in the Age of Philip II", Fernand Braudel, c.2, University of California Press, Los Angeles (1995), s.1150-1151
  24. ^ "From the ridiculous to the sublime: the origins of the Hispano-Ottoman ‘peace’ of the 1570s and 1580s", Prof. M. J. Rodríguez-Salgado, The London School of Economics and Political Sciences, Budapeşte (2012)
  25. ^ "Çatışmadan Ateşkese Osmanlı-İspanyol İlişkileri (1301-1581)", Tufan Turan, History Stdies, ISSN: 1309 4173, (çevrimiçi), c.4, Sayı.3, Ekim 2012, s.212
  26. ^ "II. Felipe Döneminde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası", Fernand Braudel, Doğu Batı Yayınları, İstanbul (2021), c.3. s.397
  27. ^ "Ottoman-Spanish Economic Relations in the Sixteenth Century: Rivalry in the Mediterranean", Faruyk Bal, International Journal of Business and Social Science, c.2, Sayı.21, 2011, s.301
Kembali kehalaman sebelumnya