Riva Kalesi, İstanbul'un Beykoz ilçesine bağlı Riva'da, Riva Deresi'nin Karadeniz'e döküldüğü tepede konumlanan kaledir. Bizans döneminde yapıldığı düşünülen kalenin yapıldığı tarih tam olarak bilinmemektedir. İlk olarak 18. yüzyılda "Revancık Kalesi" adıyla arşivlerde yer alan kalenin, Karadeniz'den Riva Deresi'ne girişi kontrol etmek ve sahil güvenliğini sağlamak amacıyla yapıldığı belirtilir. Osmanlı döneminde Karadeniz'den gelebilecek tehditlere karşı savunma amacıyla kullanılan kale, bu dönemde çeşitli bakım ve onarım çalışmalarıyla güçlendirilmiştir. İstanbul'un İşgali döneminde tahrip edilen yapı, 2016'da restore edilmiş olup günümüzde gezi amaçlı kullanılır.
Kalenin iç ve dış kısmında birer avlu bulunur. Bölgede bulunan kayaçlardan elde edilen taşlarla yapılan kalenin bazı yerlerinde tuğla kullanımına da rastlanılır. Kale, mimari özellikleri nedeniyle 18. ve 19. yüzyıl dönemi İstanbul kalelerine benzetilir.
Tarihi
Kalenin inşa edildiği tarih bilinmemekle birlikte, genel yapısı ve kullanılan malzemeler nedeniyle kalenin Bizans döneminde yapıldığı düşünülür.[1] Tespit edilebilen ilk bahsi 1781 yıllarında, "Revancık Kalesi" şeklindedir.[2]Karadeniz'den Riva Deresi'ne girişi kontrol etmek ve sahil güvenliğini sağlamak amacıyla yapıldığı belirtilir.[1][3]Yunan mitolojisindeArgonot denizcilerinin lideri İason'un, Altın Post'u ararken Riva Deresi'nde demir çapa aldığı, bu nedenle buraya Bizans döneminde "Ancyranum" denildiği belirtilir.[4]
Boucicaut, 1399 yılında İstanbul'un Anadolu yakasında, Karadeniz'e dökülen bir derenin kıyısında yer alan bir kaleyi zaptettiğini belirtir. Boucicaut'nun ele geçirdiği kalenin Riva Kalesi olduğu düşünülür.[4] Bununla birlikte, bu bilginin doğru olduğu kesin değildir. Evliya Çelebi, İstanbul Boğazı çevresindeki bazı kalelerden bahsetmişse de, Riva'da bir kaleden bahsetmez. İstanbul Ansiklopedisi'nde, 1600'lü yıllarda Boğaz'daki tahkimatlara Kazaklar ve Ruslar tarafından saldırılar düzenlendiği, IV. Murad döneminde bu saldırılar nedeniyle "Bağdadcık" ve "Revancık" adıyla iki yeni kale yaptırdığı aktarılır. Joseph von Hammer-Purgstall ise, 19. yüzyıl sonu İstanbul ve Boğaziçi hakkında yazdığı bir kitabında "ihmal edilmiş bir kale" olarak tanımladığı kalenin, Asya içlerinden Boğaz'a yapılabilecek bir saldırıyı engellemek amacıyla yapıldığını belirtir. Daha önceki tarihlere ait kaynaklarda kaleye ilişkin net bir bilginin bulunmaması nedeniyle, aslında kalenin 17 ilâ 18. yüzyıl civarlarında inşa edilmiş olabileceği düşünülür.[2]
Osmanlı döneminde kale, Karadeniz'den gelebilecek tehditlere karşı savunma amacıyla kullanılmıştı. III. Mustafa döneminde, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında İstanbul'da yaşanan iaşe sorunları nedeniyle İstanbul Boğazı'nın tahkimine özen gösterilmeye çalışıldı. Kalenin savunması için, Karadeniz civarından seçilen bin asker görevlendirildi. Çoğunluğunun Laz ve Çepni kökenli olduğu belirtilen bu askerlere, kalenin Beykoz'a uzaklığı nedeniyle evlenme, ev kurma, bahçe sahibi olma gibi bazı ayrıcalıklar tanınmıştı.[5] Osmanlı hakimiyetinde kale, çeşitli dönemlerde bakım ve onarım çalışmaları geçirdi.[1][4]
İstanbul'un İşgali döneminde Britanya kuvvetleri tarafından tahrip edilen kale, bir dönem kafeterya olarak hizmet vermiş olup[4] günümüzde gezi amaçlı olarak kullanılır.[3] Kalenin restorasyonu için 2016 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ihaleye çıkıldı.[6] Restorasyon işi kapsamında kale duvarlarında ve derzlerde temizlik yapıldı, taş duvar ve tuğla imalatları ile birlikte duvarlardaki çatlaklar dolduruldu.[7]
Mimarisi
Kalenin, biri yıkık olmakla birlikte iki burcu vardır.[7] İçerisine batı yönüne doğru açılan kapıdan girilir. İç kısımdaki küçük avludan geçilerek büyük avluya ulaşım sağlanır. Kalenin restorasyonunda, Riva bölgesinde bulunan kayaçlardan elde edilen taşlar kullanıldı. Bununla birlikte bazı yerlerde tuğla kullanımı da mevcuttur. Kapılardaki yuvarlak taş kemerler, mahzenler ve geniş mazgallardan ötürü mimarisi, 18. ve 19. yüzyıl İstanbul kalelerine benzetilir.[3] Bu yapıyı Bizans yapılarına benzetenler de mevcuttur. Eski bir kalenin yerine veya temelleri üzerine inşa edilen bir Osmanlı yapısı olabileceğine ilişkin değerlendirmeler de yapılmıştır.[4] Kale yapımında kullanılan taşların Geç Kretase dönemine ait volkanik kalıntılardan oluştuğu belirtilir. Andezitik lavlardan oluşan bu taşlar, bölgedeki dere yataklarından elde edilen kum ve taş ocaklarından alınan agrega, kalenin harç ve sıvası için kullanılmıştır.[3]
Osmanlı Arşivinde yer alan belgelerde kale yerleşimi ada olarak tanımlanır. 1838 tarihli bir haritada, kalenin güneydoğu tarafında bir hendeğin bulunduğu ve bunun üzerinden bir köprü geçtiği görülür. Atıf Yılmaz'ın yönettiği 1962 yapımı Beş Kardeştiler filminde de deniz suyunun kalenin batı tarafındaki eteklerine kadar geldiği belirtilir. Günümüzde ise bu hendek doldurulmuş hâldedir.[2]
^abcParlak, Sevgi (22 Ekim 2010). İstanbul Boğazı'ndaki Riva (İrva, Revancık) Kalesi. XIV. Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Araştırmaları Sempozyumu. Konya: Kömen Yayınları. 8 Temmuz 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Temmuz 2023.