Asıl adı Muhammed bin İdris bin Abbas'tır. Dedesinin dedesi Şâfiî, Kureyş kabilesinden ve sahabe'den olduğu için, Şâfiî adı ile meşhur olmuştur. Hicri 150 (MS.767) senesinde Gazze'de doğup, hicri 204 (MS.820)'de Kahire'de 54 yaşında öldü. Kabri, Kurafe kabristanlığında büyük bir türbe içindedir. Doğumundan kısa bir süre sonra babası ölmüştür. Annesi onu iki yaşında, asıl memleketleri olan Mekke'ye götürmüş ve orada büyütmüştür.
Yedi yaşına gelince Kur'an'ı ezberledi. Küçük yaşlardan itibaren Mekke'de bulunan tanınmış âlimlerin derslerine ve sohbetlerine devam etmiştir. Kendisi bu günleri için:
“
Kur'an ezberledikten sonra devamlı Mescid-i Harama gidip, fıkıh ve hadis âlimlerinden pek çok istifade ettim. Fakat çok fakir idik, bir yaprak kâğıt almaya bile gücümüz yoktu. Derslerimi ve öğrendiğim meseleleri yazmakta çok sıkıntı çekerdim.
Şafii daha sonra Arapçanın inceliklerini ve edebiyatını öğrenmek için, Hüzeyl kabilesine gitti. Bu hususta: "Ben Mekke'den çıktım. Çölde Hüzeyl kabilesinin yaşayışını ve dilini öğrendim. Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasihi idi. Onlarla birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı öğrendim. Mekke'ye döndüğüm zaman, birçok rivayet ve edebiyat bilgilerine sahip olmuştum." demiştir. İmam Şâfiî Hüzeyl kabilesinin şiirlerinde ihtisas sahibi olmuştur. İslam öncesi dönem ve ilk İslâm döneminin sanat ve edebiyatı konusunda yazılar yazan El-AsmaîHüzeyl kabilesi şiirlerinin İmam Şâfiî tarafından doğru bir şekilde kayıt edildiğinden bahsetmiştir.
Tahsilinde en önemli bölüm, İmam-ı Malik'e talebe olmasıyla başlamıştır. İmam-ı Malik'in yanına geldiği zaman, yirmi yaşlarında bulunuyordu. İmam-ı Malik onu himayesine alıp, dokuz yıl müddetle hadis öğretti.
İmam-ı Şafii Mekke'ye dönünce, oraya gelen Yemen valisi, onu Yemen'e götürüp kadılık vazifesi verdi. Beş yıl kadar bu görevi yaptıktan sonra, Bağdat'a giderek Ebu Hanife'nin talebesi olan İmam Muhammed'den ders almaya başladı. Aynı zamanda üvey babası olan İmam-ı Muhammed yazmış olduğu kitaplarını okutmak suretiyle, Irak'ta tedvin edilen fıkıh ilmini ve rivayetleri Şafii'ye öğretti.
İmam Şafii Mekke'ye dönerek burada bir müddet inceleme ve araştırmalar yapıp talebelerine dersler verdi. Özellikle hac mevsiminde çeşitli İslam beldelerinden gelen ilim adamları ondan ilim öğrenirlerdi. Mekke'deki bu ikameti dokuz yıl kadar sürdü. Sonra tekrar Bağdat'a döndü. Bu sırada Bağdat İslam âleminin önemli bir ilim merkezi idi. Burada bulunan âlimler, İmam-ı Şafii'den ders almışlardır. Daha önce Mekke'de İmam-ı Şafii ile görüşen ve ondan hadis dinleyen Ahmed bin Hanbel talebesi olmuştur. Yine İmam-ı Şafii ile emsal olan İshak bin Raheveyh ve benzerleri ondan ilim tahsil etmiştir. Ders ve fetva vermekte uyguladığı usul, geniş olarak açıkladığı istinbat (kaynaklardan hüküm çıkarma) usulü olan, usul-i fıkıh ilmi idi. İmam-ı Şafii Bağdat'ta bulunduğu sırada "el-Kitab-ül Bağdadiyye" adını verdiği eserini yazdı. İmam-ı Şafii'nin rivayet ettiği hadisler, Sahih-i Müslim'de, Sünen-i Ebu Davud, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesai, Sünen-i İbn Mace ve Sahih-i Buhari'nin ta'likatında1 yer almıştır. İmam-ı Şafii, ikinci defa Bağdat'a gidişinden sonra, Bağdat'taki siyasi ve fikri kargaşalar sebebiyle Mısır'a gidip, ömrünün sonuna kadar orada kalmıştır. Müslümanların ibadetlerinde ve işlerinde uyacakları bir yol göstermiştir. Onun kendi usulüne göre şer'i delillerden çıkardığı hükümlere, yani gösterdiği bu yola Şafii Mezhebi denildi. Ehl-i sünnetitikadında olan müslümanlardan, amellerini yani ibadet ve işlerini, bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara Şafii denir.
Hadisçi (muhaddis) ve nakil ehli kabul edilen İmam Şafî'î'ye göre hadisler Kur'an'a yakın bir kaynak kabul edilir. Garîbü'l-Kur'ân (ma'nâsı yaygın olarak bilinmeyen, anlaşılması güç Ķur'ân lafızları)[1] hususunda "Kur'an'da kesinlikle yabancı kelime yoktur" demiş, buna delil olarak da Yusuf Suresi 2. âyette geçen "Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik."[2] ifadesini göstermiştir.
İmam Şafii'nin birçok eseri vardır. Bazıları şunlardır:
El-Ümm: Fıkıh yani İslam hukukuna dair olup, İmam Şafii'nin içtihad ederek bildirdiği meseleleri ihtiva eden bir eserdir. Yedi cilt olarak basılmıştır.